domenica 31 gennaio 2021

İ. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

  • İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır. 
Hoşlanılmayan bir davranışın en küçüğünü, başkalarından önce kendimizde deneyip etkiyi görmeli; ondan sonra bunun daha büyüğünü başkalarına uygulamanın ne denli uygun olup olmayacağına karar vermeliyiz.
  • İki arslan bir posta sığmaz
Bir yönetimde iki baş olamaz. Olursa anlaşmazlık çıkar ve biri diğerini ortadan kaldırır. Bir şeyin yönetiminde veya bir toplumda aynı güce ve aynı yetkiye sahip iki yönetici olmaz.
  • İki at bir kazığa bağlanmaz.
Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
Başına buyruk olmak isteyen iki kişi, aynı iş üzerinde birlikte çalıştırılamaz, aralarında anlaşmazlık çıkar, kavga ederler.
Bağımsız hareket etmeyi seven, özgürlüğüne düşkün iki kişi bir arada uzun süre yaşayamaz. Böyle kişilerin anlaşmaları çok zordur.
  • İki baş bir kazanda kaynamaz
Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi,  bir arada yaşayamaz, birlikte yapılacak iş üzerinde birleşemezler. Görüş ayrılıkları yüzünden ortaya bir şey çıkaramazlar.
  • İki cambaz bir ipte oynamaz
Hileci ve kurnaz iki kişi, bir iş üzerinde çalışırlarsa birbirlerini aldatmak ve atlatmak için bütün hünerlerini harcarlar. Bunda ısrarlı olmaları, her ikisinide daha tehlikeli bir duruma iter.
  • İki dinle bir söyle
Çok konuşmak doğru değildir. Haddinden fazla konuşmak, gereksiz ve yanlış sözlerin ağızdan çıkmasına yol açar. Bunu için az konuşmalı, çok dinlemelidir. 
  • İki gönül bir olunca samanlık seyran olur
Birbirini seven ve evlenmek isteyen çift için ev bark o kadar önemli değildir. Samanlık onlara saray gibi gelir. Tüm güçlerini sevgilerinden alan bu kişiler her türlü zorluğu aşabilirler. Birbirini sevenler için zenginlik zenginlik, para, pul o kadar önemli değildir.
  • İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde.
İnsan doğduğu yerde kazanç sağlayamazsa, kazanç sağlayabileceği bir yere göçer, orayı yurt edinir. Doğduğu yerden çok burasını benimser. Kısacası insan doğduğu yeri değil geçimini sağladığı yeri yurt edinir.
  • İnsan kendini beğenmezse çatlar 
Herkes kendini beğenir bu, kendi aklını beğenmesinin sonucudur. Herkes kendisinden memnun.
  • İnsan konuşa konuşa, hayvan koklaşa koklaşa
Hayvanlar koklaşarak birbirine yaklaşıp tanıştıkları gibi, İnsanlar ise konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar. Çünkü konuşma, anlaşma yollarının başında gelir. İnsanlar duygu ve düşüncelerini konuşarak birbirlerine aktarırlar, tartışırlar ve birbirlerini tanımaya çalışırlar.
  • İnsanın adı çıkacağına canı çıksın
Adı kötüye çıkan kişi, kötü olmasa bile, bu kamu yargısını kolay kolay düzeltemez. Nerede adı anılsa, hiçbir araştırma yapılmadan, hemen kötülüğü ortaya atılır. 
Adı bir kere kötüye çıkan kişi, zamanla iyi de olsa toplumun bu yargısının önüne geçemez. Adına sürülen bu leke onun yakasını bırakmaz. Nereye gitse bu leke yüzüne vurulur, itilip kakılır, aşağılanıp toplum dışına itilir, sıkıntılar yaşar, bu durum onun için katlanılmazdır. Böyle bir hayatı yaşamak, o insan için yaşarken ölmek demektir.
İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
  • İp inceldiği yerden kopar
Bir durum, bir olay ve bir iş en zayıf yerinden, en çürük noktasından bozulur veya kopar.
Bir konudaki anlaşmazlık en hassas noktasından patlak verir.
  • İp koptuğu yerden bağlanır.
İki kişi arasındaki dargınlığın giderilmesi için dargınlık nedeninin ortadan kaldırılması gerekir.
  • İstenmeyen aş, ya karın ağrıtır ya baş
İstenmeyerek yapılan işlerden iyi sonuç ortaya çıkmaz.
Zorla yapilan ve istemeden yapilan işin sonucu olumsuz ve negatif olur.
  • İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara
Birisinden bir şey istemek zorunda kalan kişi utanır. Ancak onun isteğne rağmen istediğini vermeyenin daha çok utanması gereklidir.
Birinden bir şey istemek zorunda kalmak elbette hoş değildir, kişi isteğini utanıp sıkılarak istemesine rağmen. İmkânı olduğu halde isteği yerine getirmeyen kişinin daha çok utanması gerekir. Kişi bencillik yapmış, yardımlaşmamış, ayıp etmiş olur.
  • İş anlatılıncaya kadar baş elden gider
Herhangi bir sebepten dolayı kavga çıkmış ve kızışmışsa, ya da bir tarafın büyük zarara uğrayacağı bir işlemde durumu anlatmaya fırsat kalmadan, olan olur ve iş biter.
Kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur.
  • İş insanın aynasıdır
Bir kişi hakkında yargıya varmak ve nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek istiyorsanız o kişinin yaptığı işe bakacaksınız. Çünkü yaptığı iş, onun ne kadar sorumlu, bilgili ve yetenekli olduğunu ortaya koyar. 
  • İşleyen demir pas tutmaz
Çalışkan ve hareketli insanların hem sağlıklı, hemde hayat dolu oldurlar. Oysa, tembel oturan kimseler hantallaşır, iş yapma yeteneğini kaybederler. Çalışkan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
  • İşten artmaz, dişten artar.
İnsan ne kadar çalışıp para kazanırsa kazansın, tutumlu olmadığı ve harcamalarına bir sınır getirmediği sürece birşey arttıramaz. Para çok kazanmakla değil, tutumlu olmakla artar. Kazanç ne kadar çok olursa olsun, tutumlu davranılmazsa para biriktirilemez, tasarruf edilemez. Tasarruf, savurganlık yapmamak, tüketimi kısmakla mümkündür.
Biriktirme, çok çalışmakla kazanıp yemekle değil, kazandıklarımızın bir kısmını bir kenara koymakla olur.
  • İt derisinden post olmaz.
Aşağılık, ahlaksız, değersiz, dengesiz kimseler ya da şeyler  yüce ve temiz bir amaca hizmet edemezler 
  • İt iti ısırmaz
Aynı çıkar ve düşüncede olan insanlar birbirlerine zarar vermez ve birbirlerini korurlar.
  • İt itin ayağına basmaz
Başkasına kötülük etmek konusunda aynı şeyi düşünenler birbirlerine zarar vermezler. 
  • İt itle gezer
Toplum içinde sevilmeyen birisi ancak kendisi gibi kötü olan kişilerle arkadaş olur.
Kötü birisi ancak kendisi gibi kötü olan birisiyle arkadaş olur.
  • İtin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı
Aşağılık, alçak, hain kişilerin isteği gerçekleşmez. Eğer bunların istediği gerçekleşseydi, dünya sadece onların istediği şeylerle dolardı.
  • İtin ölümü gelirse cami duvarına işer
Bir toplulukta bütün insanların kutsal saydığı, Kamunun benimsediği bir değeri lekeleyenler, kötüleyenler, zarar verenler, hiçbir zaman sevilip istenmezler. Bu kişiler toplumca dışlanır, cezalandırılırlar.
  • İtle yatan bitle kalkar
Değersiz, kötü huylu insanlarla ilişki kuranlar kötü huylar edinirler.
  • İyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder
Babaya ün kazandıran'da el içine çıkamayacak bir duruma düşüren de çocuklarının tutumlarıdır. İstenilen ve beğenilen nitelikleri taşıyan, yararlı olup iyilik sunan evlâtlar anna ve baba  için övünç kaynağı olurken; kötülük yapan  yararsız evlatlarda utanç kaynağı olurlar.
  • İyi gitmeyince kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi
İnsanın işi bir kez ters gittimi, en basit işlerinde bile tersliklerle, uğursuzluklarla karşılaşır, aksilikler Peşini bırakmaz. 
  • İyi insan sözünün üstüne gelir
Çok sevdiğimiz yada beğendiğimiz bir kişinin, kendisini iyiliğinden konuşulurken aniden lafının üstüne gelmesi bunu iyi kişiliği ile bağdaştırırız. 
  • İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir
Bir sıkıntı bizden uzaklaşacaksa, bunu sağlayacak unsurlar hemen yanıbaşımızda beliriverir. Allah, kötü bir durumun son bulmasını dilemişse, bunu yapacak kimseyi Allah ayağına gönderir. Eğer, kötü bir durumun iyiye dönmesi takdir edilmişse tesadüf gibi görünen bazı şartların oluşuvermesi, hiç beklenmeyen yerden umul­mayan yardımlar gelir.
  • İyilik eden iyilik bulur
Etrafına iyilik eden, yardımda bulunan kimse, yaşadığı çevrede sevilir ve saygı duyulan biri haline gelir. Zaman içinde oda zor durumda kalırsa ona da sevenleri iyilik yapmak için elinden geleni yapar. Her şeyin bir karşılığı muhakkak vardır. İyilik eden kimseyi herkes sever. Sırası gelince, kendisinden iyilik görmüş olan başkaları da ona iyilik ederler. Kısacası iyilik eden kimseye zamanı geldiğinde başkaları da ona iyilik ederler.
  • İyilik et denize at, balık bilmezse halik bilir.
Yaptığın iyiliklerden karşılık bekleme; yaptığın iyilik boşa çıksa da kıymeti bilinmese de sen iyilik yapmaya devam et. Bunu Yüce Allah görür. Bu davranışından dolayı seni bu dünyada olmasa bile öbür dünyada mutlaka ödüllendirir.

I. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Irmak kenarına çeşme yapılmaz.
Zaten var olan ve herkesin işine yarayan bir şeyin yanına aynı işi görmek üzere benzerini yapmak boşunadır. İhtiyaç olmayan bir yere yapılan yatırım boş yere yapılmış olur.
  • Işığını akşamdan önce yakan, sabah çırasına yağ bulamaz
İnsanlar savurganlık yapmamalıdırlar. Parasını gereksiz yere harcayan, gerektiğinde para ve mal bulamaz. Zorluk içinde kalır. Bu bakımdan, savurganlık insanın yoksulluğa düşmesine neden olur.
  • Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz
        Sorun yaşamış kişiler kazandığı tecrübelere güvenerek sorunu çözeceğini umarak benzer zararlardan fazla korkmazlar.
        Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz.

        H. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

         


        H. Harfi ile baslayanlar

        • Haddini bilmeyene bildirirler.
        Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenler hak ettikleri durumlarla mutlaka karşılaşırlar. Çevresindekileri hiçe sayarak yetkili olmadığı konularda yüksekten atanlara sert karşılıklarla gereken ders verilir. İnsan, bilgisinin ve yetkilerinin sınırlarını bilmeli ve buna göre davranmalıdır.
        • Hak yerde kalmaz.
        Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez. Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir. Hakkı hor görenler, çiğnemeye kalkışanlar, inkâr edenler büyük bir aldanış içindedirler. Hak hor görülmez, çiğnenmez, yadsınmaz. Emeğin karşılığı her halde ödenir.
        • Hak yerini bulur.
        Haksızlık er veya geç ortaya çıkar, bunun da hesabı kuşkusuz sorulur. Suçlunun cezalandırılması, hakkıyla hakkının verilmesi bu dünyada veya öbür dünyada mutlaka gerçekleşir.
        • Halayıktan kadın olmaz, gül ağacında odun olmaz.
        Gül dalından iyi bir odun olmayacağı gibi, hizmetçi olarak yetişip büyümüş kişi de kültürlü birine layık eş olamaz. Her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır.
        • Hamama giren terler.

        Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını göze almalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabul etmiştir.
        • Hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza.
        Patron veya işveren durumundaki kişilerin yaptığı hatalar genellikle hoş görülür. Fakat buyruk altında çalışanların en küçük hataları bile suç sayılarak cezalandırılır.
        • Haramın temeli olmaz.
        Yüce Allah yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana ne tat verir, ne de hayır getirir. Kişi o şeyden gereği gibi faydalanamaz, geldiği gibi çabuk gider, hayrını göremez.
        • Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz
        Bize herhangi bir şekilde hizmet etmekte olan kişilere, emeklerinin karşılığını vermek gerekir. Çalışan kişilere gerekli olan emeklerinin karşılığı verilmezse eğer yeterli bir şekilde verim alınması beklenemez.
        • Harman dövmek keçinin işi değil.
        Ağır ve önemli işleri öyle herkes yapamaz. Bu tür işlerden iyi sonuç almak isteyenler, işlerini mutlaka ustasına yaptırmalıdırlar. Acemilere ya da çoluk çocuğa yaptırılmamalıdır.
        • Hasta ol benim için öleyim senin için.
        İnsan kendisi için özveri ve fedakarlıkta bulunan bir kişiye karşı, zamanı geldiğinde daha büyük bir özveride, fedakarlıkta bulunur.
        • Hatasız kul olmaz.
        Yanılmayan, kusur işlemeyen insan yoktur. Herkes hata yapabilir.
        • Hatır için çiğ tavuk yenir.
        İnsan sevdiklerinin hatırı için, olmadık şeyi yapar, her türlü fedakarlıkta bulunur.
        • Haydan gelen huya gider.
        Hay" ve "Hû" Allah demektir. Yani Allah'tan gelen, yine Allah'a gider anlamındadır bu söz. Ancak halk arasında mecazî bir anlam kazanmıştır. Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. Elde kalıcı olanlar, emek sarf edip alın teri dökerek kazanılan şeylerdir.
        • Hayır dile eşine, hayır gele başına.
        Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki, başkalarıda senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
        Unutulmamalıdır ki, iyilik ve kötülük karşılıklıdır. İyilik isteyen iyilik bulur, kötülük isteyen de kötülük.
        • Hazıra dağlar dayanmaz
        Hazırdan tüketmeye dağ kadar para olsa da yetmez. İnsan var olan dünyalığa fazla güvenmemeli, bir yandan tüketirken bir yandan da çalışıp kazanmaya devam etmelidir.
        • Hekimden sorma, çekenden sor.
        Bir hastanın ne çektiğini, hekim değil hasta bilir. Çünkü felâkete uğrayan, sıkıntılar içinde kıvrananın çektiği çileyi, ancak kendisi bilir, çare sunan, çözüm yolu gösterenler değil.
        • Hekimsiz, hakimsiz memlekette oturma.
        Sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir, bu iki güvencenin bulunmadığı yerde yaşamak zordur.
        • Helva şirin nefis kafir.
        Yasaklanan, izin verilmeyen, engel konulan, haram, günah, zararlı vb. Şeylere karşı bir istek vardır. Nefis ile mücadele kolay değildir. Yasaklanan yada ele geçirilmesi güç olan şeyin çekiciliği karşısında ona kavuşma isteğini yenmek güçtür.
        • Her ağacın meyvesi olmaz.
        Etrafımızda yaşayan insanların dış görünüşlerine bakarak onlardan bir verim beklenmemelidir. Dıştan bize verimli gibi görünen nice insanın yararsız olduğu, onlardan bir fayda gelmediği çok görülmüştür.
        Nice babayiğitler, gürbüz kimseler vardırki hiçbir işe yaramazlar. Bu, her insanın nitelikli olmamasından ileri gelir. İnsanı insan yapan görünüşü değil, taşıdığı meziyetlerdir. Bundan dolayı dıştan verimli gibi görünen herkes verimli olmaz.
        • Her ağaçtan karışık olmaz.
        Bazı işler vardır ki, bunları ancak nitelikli, donanımlı insanlar yapabilir.
        • Her çiçek koklanmaz.
        Her kadınla sadece güzel olduğu ve zevkine hitap ettiği için ilişki kurulabileceğinin düşünülmesi yanlış bir davranıştır. Her güzelle ilişki kurmak doğru değildir.
        • Her çok, azdan olur.
        Çok dediğimiz şeyler, azların birikmesiyle meydana gelmiştir. Çoğu elde etmek için azları biriktirmeye önem verilmelidir.
        • Her damardan kan alınamaz
        Herkesden yardım istenmez, istensede alınmaz.
        • Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan
        Sonunu düşünmeden, zarar görme ihtimali bulunan davranışlarda bulunmamalıyız. Bu olaylar başımıza kötü felaketler gelmesine sebep olabilir. Bu gibi tehlikeli olayların sonunu göremediğimiz de aktif olarak faaliyette bulunmamalıyız ve kötü sonuçları yaşamamalıyız.
        • Her dükkan kirasıyla.
        Her malın az veya çok bir  fiyatı vardır. Bu fiyatı ortaya çıkaran o malın özellikleridir. Bu özellikler, o malı değerli veya değersiz kılar. Örneğin işlek bir cadde üzerindeki dükkan ile ara sokakta olan bir dükkanın kira fiyatı farklıdır.
        • Her düşüş bir öğreniş.
        Kişi, yaptığı hеr yanlış vе hatalı davranışından dolayı oluşan kötü sonuçlarԁan ԁeɾs çıkaɾıɾ.
        • Her gün baklava börek yense bıkılır.
        İnsanların yaptıkları şey en güzeli de olsa, her gün aynı işi yapmak, sürekli aynı şeylerle uğraşmak insana sıkıcı gelir ve belli bir süreden sonra bıkar. hep aynı şeyle uğraşmak insanı usandırır. 
        • Her gün gezen kırda bir gün uğrar kurda.
        Sakıncalı, tehlikeli, riskli  işlerle uğraşan kimse günün birinde tehlikenin kurbanı olur.
        • Her horoz kendi çöplüğünde öter.
        Herkes ancak kendi çevresinde bir değer taşır, kuvvet bulur ve sözünü geçirebilir. Çünkü asıl yeri orasıdır, bağlıları çevresindedir, orada güvence altındadır. 
        • Her inişin bir yokuşu vardır.
        İşi bozulan kişi üzülmemelidir. Her inişin bir yokuşu olduğu gibi, bozulan işin düzelmesi,düşmenin kalkması da vardır.
        • Her işte bir hayır vardır.
        Bize hayır gözüken olaylarda şer olabileceği gibi bize şer gözüken olaylarda da hayır olmaktadır. O an için olumsuz gözüken bir olay başka bir zaman diliminde bize olumlu bir sonuç olarak geri dönmektedir. Bazen de yaşadığımız bir kayıp yine başka bir zamanda bize kazanım olarak dönmektedir. Olmuş bitmiş bir işi, değiştirmek, engellemek elimizde olmadığına göre hayra yormak gerekir. Böyle yapmak boşuna üzülmemenizi ve sıkıntı çekmemenizi sağlar. Yaşadığımız bazı olaylarlar başlangıçta çok kötü gibi görünse de, zamanla hakkımızda daha hayırlı olduğu ortaya çıkar.
        • Her kapının bir anahtarı vardır. 
        Yapılması güç ve zor olan işleri çözemediğimiz zaman hemen umutsuzluğa kapılmamamalıyız. Çünkü her işi çözecek bir çözüm, çaresi mutlaka vardır.
        • Her kaşığın kısameti bir olmaz.
        Herkesin insanın talihi bir değildir. Aynı çabayı göstermelerine rağmen kimi daha çok, kimi daha az kazanır.
        • Her koyun kendi bacağından asılır.
        Herkes kendi davranışlarından sorumludur. Kendi hatasının cezasını kendi çeker. Başka sorumluk altına girmez. Başkasının yaptığı bir hatadan ötürü hesap vermez. Herkes kendi davranışlarından sorumludur, herkes hatasının cezasını kendisi çeker.
        • Her taş baş yarmaz.
        Her korkulan şey sanıldığı kadar tehlikeli ve korkutucu değildir.
        • Herkes evinde ağadır.
        Herkes kendi evinde, çevresinde saygı görür. Herkesin kendi evinde, çevresinde sözü geçer, saygınlığı vardır.
        • Herkes kendi ayıbını bilmez.
        İnsan kendi kusurunu göremez, bilemez. Bilse zaten onu yapmaz.
        • Herkes kendi ölüsü için ağlar.
        İnsanın yüreğini ancak kendi acısı sızlatır. Hiç kimse başkasının acısını derinden duymaz. İnsanı derinden üzen ve sarsan sadece kendi acısıdır. 
        • Herkes ne ederse kendisine eder.
        İnsanın davranışları, niteliğine göre çevrede yankı bulur. Davranışları iyi ise, çevresinden iyilik bulur. Kötü ise, karşılığıda kötülük bulur.
        • Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz.
        İnsanlar akıl ve yetenek yönünden eşit değildirler. Herkes aynı işi bilse ve yapsa, diğer işleri yapacak kimse bulunmaz ve o işler yapılmazdı. Bunun için, her iş için o işi yapacak yetenekte insan gerekir.
        • Herkesin delisi evinde, derdi karnında.
        Evde çeşitli sıkıntılar, sorunlar olur. Aile bireyleri arasında anlaşmazlıklar, tartışmalar da yaşanır. Ancak bütün bunlar evin içinde kalır ve kimseye anlatılmaz, duyurulmaz. 
        • Herkesin geçtiği köprüden sende geç.
        Sana uygun görünmese bile herkesin yaptığı işi sen de yap.
        • Huylu huyundan vazgeçmez. 
        Birşeyi huy edinmiş kimseyi bu huyundan vazgeçirmek için ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, vazgeçiremezsiniz.

        sabato 30 gennaio 2021

        G. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

         

        • Gafile kelam, nafile kelam. 
        Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın kimseye ne söylense kâr etmez. O, bildiği gibi hareket eder. Dolayısıyla etrafında olan biteni umursamayan kimseleri doğru yola getirmek için yapılan uyarılar boşunadır.
        • Garip kim, kör o.
        Kendi yerinden, yurdundan gurbet ellere giden kişi orada nereden alışveriş yapacağını, aradıklarını nerede bulacağını, nasıl davranacağını bilemez, sanki kör gibidir. 
        • Garip kuşun yuvasını Allah yapar.
        Tanrı'ya inanmış kişileri, tanrı sıkıntı içinde bırakmaz.Onlar bir süre sıkılsalar da Tanrı bir yerden bir şey bağışlayarak sıkıntılarını ya kaldırır ya da hafifletir.
        • Geç olsun da güç olmasın.
        Yapılan işlerin başarıya ulaşması ve birtakım engellerin ortadan kaldırılması için fazla zaman harcanmasının ziyanı yoktur.
        Elde etmek istediğimiz sonuca geç kavuşmamızın zararı yok. Yeter ki engeller çıkarak ona erişmeyi güçleştirmesin.
        • Gece işi kör işi.
        İşlerimizi mümkün olduğunca gündüz yapmaya çalışmalıyız. Çünkü gece karanlığında yapılan iş, körlerin yaptığı iş gibi özensiz olur. 
        • Geçim dünyası.
        İnsanlar önce kendi rızkını düşünür ve geçimini sağlayacak işlerde çalışır.
        • Geçti bor'un pazarı sür eşeğini niğde'ye.
        Fırsatlar ve imkanlar bitti, artık iş işten geçti. Boşuna uğraşmanın, çırpınmanın anlamı yok.
        • Gel demek kolay ama git demek güçtür.
        Bir konuğu davet etmek, bir insana iş bulup onu yerleştirmek kolay ve zevk vericidir. Ancak sıkıntı veren konuğa git demek, işini hafife alan kimseye işe gelme demek çok zordur. 
        • Geleceği varsa göreceği de var
        Kötülük yapmaya kalkışacak olursa karşılığını elbette görür.
        • Gelen ağam giden paşam.
        Bazı kişiler çıkarları için herkese yalakalık yaparlar, her duruma katlanırlar. Böyle kişiler için yönetim kimde olursa olsun benim için fark etmez anlamındadır.
        • Gelen gidene rahmet okur
        Beğenmediğimiz ve bundan dolayı işten, yönetimden ayrılmasını arzu ettiğimiz bir kişi yada kişilerin yerine çoğu zaman öyleleri gelir ki, insana nerede öncekiler dedirtirler.
        • Gelen gideni aratır.
        Beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır.
        • Gelene git denilmez
        Kendiliğinden gelen bir konuk geri çevrilmez.Kendiliğinden bize gelen misafiri kabul etmemek inançlarımızla ve geleneklerimizle bağdaşmaz.
        • Gelin altın kürsü getirmiş, üstüne kendisi oturmuş.
        Bir topluluk içerisine giren kimse, yanında götürdüğü eşyayı kendisi kullanacaksa bunun değerli, değersiz olması, kimseyi ilgilendirmez
        • Gelin eşikte oğlan beşikte.
        Bir eve yeni gelin gelir gelmez, çocuğu da beşikte düşünmek ve bebek hazırlıklarına başlamak gerekir.
        • Gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz.
        Her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
        • Gelini ata bindirmişler, “ya nasip” demiş.
        Bir işin kesin sonucunu görmeden, o işe oldu gözüyle bakılmaması gerekir. Öncelikle kesin sonuç alınması gerekir. Çünkü her an umulmadık engellerle karşı karşıya kalabiliriz.
        • Gemiyi kurtaran kaptandir.
        Yetenekli, becerikli kimse, herkesin ne yapacağını şaşırdığı karışık bir ortamdaki tehlikeleri atlatarak işini iyi bir sonuca ulaştırır
        • Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir. 
        İnsan gençliğinde yaptığı şeylerin çoğunu yaşlandığında yapamaz ve gençliğin ne denli değerli olduğunu o zaman anlar
        • Gezen kurt aç kalmaz.
        Geçimini sağlamak için gezip dolaşan, şuraya buraya başvuran kişi aç kalmaz
        • Giden gelseydi dedem gelirdi.
        Ölen nasıl bir daha dirilmezse, kaçan fırsatlar da çoğu zaman geri gelmez. Onun için kişi elindekilerin ve fırsatlarının kıymetini iyi bilmelidir. 
        • Gidilmeyen yer senin olmaz.
        Gidemediğimiz, yararlanamadığımız yer, malımız olsa bile bir işe yaramaz. Böyle bir yerin bizim olmasıyla olmaması arasında bi fark yoktur.
        • Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.
        Uzak bir yere giden kimse, ayrıldığı yere bir daha dönebilir, belki orada ölür. Dönebilsede ayrılırken bıraktığı yakınlarını bulamayabilir, onlarda ölmüş olabilirler. O halde vedalaşırken bunu hatırlamak ve helalleşmek gerekir.
        • Gizlide gebe kalan aşikarede doğurur.
        Toplum içindeki insanlar arasında yaşanan hiç bir gizli davranış saklı kalmaz. Başlangıçta gizlenebilmiş olan bir olay, bir süre sonra gizlenemeyecek sonucu ile açığa çıkacaktır.
        • Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar.
        Kadınlar еğlеncеyi еrkеklеrdеn daha ςok severler ve eğlenceye ԁaha ԁüşkünlerԁir. Bu yüzԁen eğlenebilmek için heɾ tüɾlü çabayı vе fеdakarlığı yaparlar. Olmayacak işleri oldururlar.
        • Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar.
        Ferahlatıcı bir duruma kavuşulacağı belli olsa bile, sonucun çok gecikmesi, onu yararsız kılar ve bekleyeni yoksunluk içinde kıvrandırır.
        • Gölgesinde oturacak ağacın dalı kesilmez.
        Bize yarar sağlayan kişilere ya da nesnelere zarar verecek eylemlerde bulunmamalıyız. 
        • Gölgeyi hoş gören tekneyi boş görür.
        Çalışmayıp keyfine bakan yoksul kalır.
        • Gönlün yazı var, kışı var.
        İnsan kimi zaman neşeli, iyimser, yaşama sevinci ile dolu olur; kimi zamanda bunalmış, kötümser, bezgin.
        • Gönül ferman dinlemez.
        Ne kadar engel, ne kadar yasak konursa konsun gönül sevdiğinden asla vazgeçmez. Gerçekten seven kişi, sevdiğini elde etmek için yalnızca duygularının emrine boyun eğer. Çünkü insanın gönlüne söz geçirmesi oldukça zordur.
        • Gönül kimi severse güzel odur.
        Güzellik kişiden kişiye değişir. Bir kimsenin güzel bulduğunu bir başkası güzel bulmayabilir. Buna göre, kişinin kendi sevdiği şey ya da kimse güzeldir.
        • Gönülden gönle yol vardır.
        İnsanları bir araya getiren huy, zevk, alışkanlık, fikir ve inanç birliğidir. Dolayısıyla bu insanların gönüllerinde de bir duygu birliği vardır. Biri öteki için ne düşünüyor ve ne hissediyorsa, öteki de diğeri için benzer şeyi düşünür ve hisseder.
        Birbirlerine birtakım duygularla bağlı olan iki kimseden biri, öteki için ne düşünüyorsa o da beriki için aynı şeyi düşünür.
        • Gönüller bir olunca samanlık seyran olur.
        Birbirlerini gönulden sevenler için maddi şeylerin önemi yoktur. Tüm güçlerini sevgilerinden alan bu kişiler her türlü zorluğu aşabilirler. Samanlık bile onlara güzel bir mekan gibi gelir.
        • Gönülsüz namaz göğe ağmaz
        İçten gelen bir duygu ile kılınmayan namaz kabul olmaz. Bunun gibi, isteksiz yapılan iştende hayır gelmez.
        • Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş.
        İsteksiz yenilen yemek nasıl insana dokunursa, istenmeyerek yapılan işte öylece kötü sonuç verir.
        • Gördün deli, savul geri.
        Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir.
        • Görmemiş görmüş, gülmeden ölmüş.
        Görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir duruma erişirse sevincinden ne yapacağını şaşırır.
        • Görmemişin oğlu olmuş çekmiş çükünü koparmış
        Görgüsüz kimse, gün gelir de hayal bile edemediği bir şeye ulaşırsa, sevincinden ne yapacağını bilemez.
        • Göründü sivas'ın bağları
        Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair belirtiler. 
        • Görünen dağın uzağı olmaz.
        Bir durumun nasıl bir sonuca varacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir.
        • Görünen köy kılavuz istemez.
        Açıkça belli olan bir durumu izah etmek gerekmez.
        • Görünüşe aldanma.
        Yalnızca dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı yanıltabilir. Her şeyin bir dış görünüşü, bir de içyüzü vardır. Dışı güzel, içi kötü, ya da dışı kötü içi güzelolan şeyler de çoktur. Onun için yalnız dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı aldatabilir.
        • Göz gördüğünü ister.
        İnsan gördüğü ve alıştığı güzel şeyleri ister. Onları kolay kolay unutamaz.
        • Göz görür, gönül ister.
        İnsan hiç görmediği şeyi değil, gördüğü, beğendiği ve ilgi duyduğu şeyleri ister.
        • Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
        Sevgi ve dostlukların devam edebilmesi, insanların birbirleriyle sürekli karşılaşmalarına ve ilişki içinde olmalarına bağlıdır. İnsan, çevresindeki arkadaşlarını sık sık arar. Ama uzaktaki arkadaşını o kadar sık arayamadığından yavaş yavaş unutur. Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. Çünkü insan, sevdiği kimseyle sıkça görüşüp sevgisini ve muhabbetini tazeleme imkânı bulamaz. Dolayısıyla ilgi bağı kopar, yavaş yavaş da o kimseyi unutur.
        • Göze yasak olmaz.
        Ortada bulunan bir şeye herkes bakar. Hiç kimseye buna bakma denilemez.
        • Gülme komşuna gelir başına.
        İnsan başkasının başına gelen kötü bir durumdan dolayı alay etmemelidir. Gün olur, öyle bir durum kendisinin de başına gelir veya gelebilir. 
        • Gülü seven dikenine katlanır.
        İnsan, sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden gelecek sıkıntılara katlanır.
        • Gün bugün.
        Geçmişte olanlara üzülmek ve geleceğe yönelik hayaller kurmak yerine içinde bulunulan zamanın kıymeti bilinmeli ve en faydalı biçimde değerlendirmeye çalışılmalıdır.
        • Gün doğmadan neler doğar
        Yarın insanın karşısına neler çıkacağını kimse bilemez. Kötü bir durum birgün sonra düzelebilir, iyi bir durum kötüleşebilir. Kim bilir, daha neler olur.
        • Gün geçer, kin geçmez.
        Bir düşmanlık söz konusu olduğunda aradan uzun zaman geçse de, hasımların birbirlerine karşı besledikleri kin ve husumet bitmez.
        • Gün güne uymaz.
        Günler hep değişik değişik olur. Bir günün olayları, koşulları, durumları başka bir günkü gibi olmaz.
        • Gündüz yağar gece açar, yıl bozgunluğu; kadın söyler erkek susar, ev bozgunluğu.
        Gündüzleri yağışlı geçer, geceleri de hava açık ve yağışsız olursa o yıl bereketsiz geçer. Bir evde kadın dırdır eder de erkek ses çıkarmazsa o evde dirlik ve huzur yok demektir.
        • Güneş balçıkla sıvanmaz.
        Gerçekler inkar edilemez, örtpas edilemez.
        • Güneş girmeyen eve doktor girer.
        Güneş mikropları öldürür, birçok hastalıklara iyi gelir. Güneşsiz evde hastalık eksik olmaz.
        • Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
        İnsan, varlıklı durumuna güvenerek har vurup harman savurmamalı, tutumlu olmalıdır. Buna dikkat etmeyen kimse, işlerin iyi gitmediği ve çalışamadığı zamanlarda darlığa düşer.
        • Güzel bürünür, çirkin görünür.
        Güzeller nazlı olur, çirkinler ise kendilerini beğendirmeye çalışırlar.
        • Güzele bakmak sevaptır.
        İnsan, güzel şeylere hayranlık duyarak bakar. Allah'ın ne kadar güzel şeyler yarattığına tanık olur ve onun büyüklüğünü düşünür.
        • Güzele bakmanın göze faydası var.
        Çeşitli organlarımızla değişik zevkler tadarız. Güzel şeylere bakmakla da göz zevkimizi doyururuz.
        • Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
        Yüz güzelliği önemli değildir, fiziksel güzellikten kısa zaman sonra bıkılır. Önemli olan huy güzelliğidir. Huyu güzel olandan kimse bıkmaz, usanmaz. Huyu güzel olan insanlarla sağlam ve sürekli dostluk kurulabilir. Sonuç olarak iç güzellik dış güzellikten daha önemlidir.
        • Güzeli herkes sever.
        Herkes güzel şeylere ya da güzel insanlara sevgi duyar. Güzellik, herkesin ruhunda bir iç huzuruna ve rehafaha sebep olur.
        • Güzellerin talihi çirkin olur.
        Güzeller, kendi güzelliklerinin farkında olduğu için kendilerine yaraşır bir hayat arayışına girerler. Bu zaman içinde de bir şeyi veya bir kişiyi kendine yakıştırmazlar. Onun için mükemmeli bulmak zor olduğundan dolayı kimseyi kendine layık görmez ve mutsuz olurlar ve sonrada evde kalılar ve güzelliğin geçici olduğunu anlarlar ama artık geç olur.
        • Güzellik ondur, dokuzu dondur. 
        Güzelliğin büyük bir kısmı giyimle sağlanır. İnsan ne denli güzel veya yakışıklı olursa olsun, giyim ve kuşamı iyi değilse, çevresindekiler tarafından güzel. Yakışıklı bulunmaz.

        F. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

         

        • Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp.
        Yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır. Toplum yaşamında herkes aynı gelir düzeyine sahip olmayabilir. Yoksul olmak, az para kazanmak utanılacak bir durum değildir
        • Fala inanma, falsız kalma.
        Fala inanmak doğru bir şey değildir. Çünkü geleceğimizde neler olacağını sadece Allah bilir. Ancak kişinin fal baktırması onu eğlendirir ve herkesin gelecekle alakalı olarak umut verici, güzel şeyler duyması hoşuna gider.
        • Fazla mal göz çıkarmaz.
        Ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur.
        • Felek kimine kavun yedirir kimine kelek.
        İnsanların kaderleri farklı farklı yazılmıştır. Bu yüzden kimisi mutlu bir yaşam sürer. Kimisi ise talihsizdir. Bu talihsiz insanlar ne kadar çaba gösterirse göstersinler maalesef istediklerine ulaşamazlar.
        • Fırsat her vakit ele geçmez. 
        Fırsat insanın eline çok seyrek geçer. Onun için önümüze çıkan fırsatı kaçırmamak, ondan yararlanmak gerekir.

        venerdì 29 gennaio 2021

        E. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

         

        • Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane.
        İnsan nasıl olsa ölecektir. Ama her ölümün bir sebebi vardır. Bazı ölümlerin nedeni olarak gösterilen şeyler ölümün sonucunu doğuracak şeylerden olmaktan uzaktır. Çünkü bunlar çok basit şeylerdir. Fakat bunlar bahanedir; asıl neden, kişinin yaşama süresinin sona ermiş olması, bu dünyada rızkının bitmesidir.
        • Ecele çare bulunmaz.
        Çaresiz gibi görünen her türlü işin bir çaresi mutlaka vardır. Bu dünyada çaresi bulunmayan tek şey ölümdür.
        • Eğri otur, doğru söyle.
        Durum ne olursa olsun, doğru olan, gerçek olan söylenmeli.
        • Eğriye eğri doğruya doğru.
        Gerçek neyse aynen belirtilmelidir. 
        • Ekici ol, bilici olma.
        Tarım işiyle uğraşan çiftçi, işini gayet iyi bilir ve gerektiği gibi yapar. Fakat hasat zamanı geldiğinde hangi ürünü alıp alamayacağını bilemez. Çünkü yaşanacak doğa olaylarının ekin üzerinde nasıl bir etki yaratacağı belli olmaz ve bunu tahmin edemez.
        • Ekmeden biçilmez.
        Emek harcanmadan, gayret sarfetmeden verim alınmaz. Birine iyilik yapıp fedakârlık göster ki, benzer şekilde karşılığını alabilesin.
        • Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur.
        Bir iş sırasında kullanılan malzemeler ne kadar çoksa ve bu malzemeleri ne kadar verimli kullanırsak, o iş sonunda ortaya çıkan ürün de o kadar kaliteli olur. Ortaya güzel ve tatmin edici ürünler ortaya çıkarmak istiyorsak, verimli araç kullanımı şarttır.
        • Ekmek aslanın ağzında.
        Geçinmeyi sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak çok zordur.
        • Ekşi yüzlünün balı acı olur.
        İstemeden iyilik yapan kişi karşısındakinide hoşnut edemez. 
        • El ağzına bakan, karısını tez boşar
        Kişi, özel hayatı ile ilgili ciddi konularda başkasının düşüncesiyle değil kendi düşünceleriyle karar vermelidir.
        • El el için ağlamaz; başına kara bağlanmaz.
        Bir kişinin derdi veya çektiği bir sıkıntısı varsa, bu sorunuyla kendi ilgilenmeli ve kendi gücüyle çare bulmaya çalışmalıdır. Aksi taktirde karşı taraftan yardım istenirse, size hayır gelmez. Çünkü bir başkası bizim sorunumuzu kendisine dert etmez.
        • El el ile, değirmen yel ile.
        Nasıl ki bir değirmenin dönüp buğdayı öğütebilmesi için rüzgara ihtiyacı varsa, insanında birtakım ihtiyaçlarını karşılaması, işlerini görebilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır. Çünkü toplum hayatı yardımlaşma esası üzerine kurulmuştur, insan tek başına bütün işleri yürütemez ve başarıya ulaşamaz. İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar.
        • El elden üstündür 
        Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
        • El eli yıkar iki elde yüzü
        Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.
        • El elin aynasıdır.
        İnsanlar birbirine yabancı olsa bile, tanıştıkları andan itibaren birbirlerini izleyerek hal ve tavırlarını öğrenirler. Bu yüzden el senin nasıl bir insan olduğunu bilir. Sen ele nasıl davranırsan karşılığını da aynı şekilde alırsın.
        • El için ağlayan gözden olur.
        İnsanlar hayatta olduğu sürece öncelikle kendini ve sevdiklerini düşünmek zorundadır. Başkası için yapılacak özverinin ve fedakarlığın bir sınırı vardır. Bu durumun bir ölçüsü olması gerekir. Bunu aşarsanız eğer zarara uğrarsınız. 
        • El için kuyu kazan, evvela kendi düşer.
        Başka birini tuzağa düşürmeye çalışan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
        • El kazanı ile aş kaynamaz.
        Önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir
        • El mi yaman, bey mi yaman
        Baştakiler ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler, asıl güç halktadır; halk yöneticilerden her zaman ağır basar.
        • El vergisi, gönül sevgisi.
        Bize bir armağan veren kişiye karşı gönlümüzde bir sevgi oluşur.
        • Elçiye zeval olmaz.
        Bir kimsenin sözünü başka bir kimseye iletmekle görevli kimse, bu sözlerden sorumlu değildir. Sözler kimin ise, hatasıda, sevabıda ona aittir; bunda aracının hiçbir suçu ve kabahatı yoktur.
        • Elden vefa, zehirden şifa. 
        Zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan ve duşmandan da yardım ve iyilik beklenmez.
        • Elifin hecesi var, gündüzün gecesi var.
        Kolay ve düzgün başlayan bir iş hep öyle sürüp gitmez, güçlüklerle ve aksaklıklar'da olabilir; çıkabilir. 
        • Elin ağzı torba değil ki büzesin.
        Bir olay olduğunda veya dedikoduya elverişli bir durum ortaya çıktığında, bazı insanlar bunlara çeşitli yorumlar katarak dilden dile dolandırmaya başlarlar. Yapabildiği kadar dedikodu yapar ve bu yayılır. Bu durumun önüne geçilmesi çok zor olur, sonuçta insanların ağzını bağlayamayız.
        • Elinle ver, ayağınla ara.
        Bazı sorumsuz insanlar kendilerine yapılan iyilikleri istismar ederler. Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktirler veya geri vermezler. 
        • Elmas çamura düşse yine elmas.
        Daha öncеdеn insanların, dürüst, ahlaklı, yetenekli ve bilgili olarak tanıԁığı, çevresinԁen değeɾ göɾen insanlaɾ, ne kadar horlanırsa horlansın vеya bulunduğu yüksek yeri yitirip önemsiz bir yerԁe bulunmak zorunda kalsın değeɾinden hiçbiɾ şеy kaybеtmiş olmaz.
        • Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz.
        Arpa unundan aş olmadığı gibi eltiler de birbirleriyle kaynaşıp arkadaş olamazlar.
        • Emanet ata binen tez iner
        Geçici olarak başkasının eşyasını ve yetkisini kullanan kişiler, çok geçmeden ellerindekileri asıl sahibine bırakıp, eski hallerine dönerler.
        • Emanet eşeğin yuları gevşek olur
        Bir kimseye emanet edilen şeyin o kimsece iyi korunmadığı her zaman görülen olaylardandır.
        • Emanete hıyanet olmaz.
        Emanet olarak bize bırakılan şeyi iyi korumalıyız. Bu, bir insanlık borcudur. Emanete hainlik yapmak, kendi yararımıza kullanıp yıpratmak, dinimize, törelerimize ve doğruluk kurallarına aykırıdır.
        • Emek olmadan yemek olmaz.
        Özenle ve çok çalışmadan bir şey kazanıp meydana getiremeyiz. Yiyip içmek, harcamak ve kısacası yaşayabilmek için haksız bir yolla değil, alın teri dökerek kazanmamız şarttır.
        • Er ekmeği er kursağında kalmaz
        Mert, cömert olan insanlar gördükleri iyiliği unutmazlar; bunun karşılığını mutlaka bir gün öderler.
        • Er ekmeği, meydan ekmeği.
        Bir kadının rahatça, huzurla ve mutlulukla yaşayacağı yer kocasının evidir, rahatça harcayacağı para da kocasının parasıdır. Kadın kocasının evinde yemeğini rahatlıkla yer sanki herkese açık bir sofraymış gibi fakat başka yakınlarının sofrasında bu kadar rahat olamaz.
        • Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
        Azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşmaktan yılmaz.
        • Erkek sel, kadın göl.
        Erkek, parayı bilinçsizce harcama eğiliminde olsa bile kadın buna meydan vermemeli, tutumlu olmalıdır.
        • Erken kalktım işime, şeker kattım aşıma.
        İşine sabahleyin erken başlayan kişiler başarı elde ederler. 
        • Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir
        İnsanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, ünvan ve sandalye ile değer kazanmaz. O yine bayağı ve düşüktür.
        • Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
        Kaba, görgüsüz ve ahmak kişiler başkalarının hoşuna gideceğini sanıp yaptığı işler, söylediği sözler aslında kaba ve incitici olur. Hoşa gideyim derken kendilerini rezil edip, komik duruma düşerler.
        • Eşeği düğüne çağırmışlar, ya odun eksik, ya su demiş.
        İşi gеrеği hayatı başkasına hizmet etmek olan kişiler, kendilerine beklenilmeyen bir ikramda bulunulmak için veya kendisinin ağırlanacağı bir davеtе çağrıldığında, yine hizmet iςin çağrılԁıklarını ve bu konuԁa haklı olduklaɾını düşünüɾleɾ.
        • Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
        Sana emanet edilen işi, sahibinin isteğine uygun olarak yapki kötü bir sonuç ortaya çıkarsa sen sorumlu olmayasın.
        • Eşeği süren osuruğuna katlanır.
        Görgüsüz ve kaba bir kişi ile uğraşan, ondan gelecek kötülük ve çirkinliklere karşı hazırlıklı olmalıdır.
        • Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme kimi uzun der, kimi kısa.
        Başkasını ilgilendirmeyen işleri kendi kendimize karar verip yapmalıyız. 
        • Eski düşman dost olmaz olsa da dürüst olmaz. 
        İnsanlar eskiden düşman olduğu biriyle arasındaki kırgınlıkları, kavgaları unutabilir ve onunla barışabilir. Fakat dost olamaları biraz zordur. Çünkü zamanında birbirlerine yaptıkları kötülükler birbirlerine güvenmelerine engel olur. Ardaki ilişki güven vermediği için de dost olmalarına engel olur.
        • Eski düşman dost olmaz.
        Birçok nedenlerin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa çevrilemez.
        • Esmere al bağla, karşısına geç ağla.
        Esmer insana kırmızı renkli giysi yakışmaz.

        sabato 23 gennaio 2021

        D. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

         

        • Damlaya damlaya göl olur.
        Küçük şeyler birike birike büyük varlıklar oluştururlar. 
        • Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir
        Dağ başında kışın nasıl fırtına eksik olmazsa kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar öylece eksik olmaz.
        • Dağ başında duman eksik olmaz
        Nasıl dağ başlarından duman eksik olmazsa, toplumda yüksek mevkilere, makamlara çıkan ve sorumluluk alan kimselerin başında da dert eksik olmaz.
        • Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.
        İnsanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan cansızlar değildir. Dostlar, tanıdıklar, akrabalar birbirlerinden ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar ve buluşmaları ne denli güçleşmiş bulunursa bulunsun, günün birinde kavuşabilirler.
        • Dağları ıssız sanma, körleri gözsüz sanma.
        Hayatta çevresi ile ilişkisi olamadığı sanılan canlıların ve nesnelerin ilişkilerle yüklü olduğu unutulmamalıdır.
        • Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış.
        Bilmediği şeyi bir bilene soran, en zor işlerin bile üstesinden gelir sormayan ise güçlükler içinde yuvarlanır gider.
        • Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.
        Kötü ve kalitesiz malzeme ile güzel bir ürün meydana getirilemez. Yeteneksiz kişiler, büyük sorumlulukların gerektirdiği çabayı gösteremezler.
        • Davacın kadın olursa yardımcın Allah olsun
        Seni yargılayacak kişi, senden davacı olan kişi ise elbette kendisini haklı çıkaracak ve sana ağır ceza verecektir.
        • Davetsiz gelen döşeksiz oturur.
        Bir yere davet edilmediği halde giden kimse iyi karşılanmaz, hürmet görmez. Zaten davetsiz olduğu için ilgi ve ağırlanmasını beklememelidir.
        • Davul dengi dengine çalar.
        İnsanlar arasındaki yakınlaşmalar, arada eşitlik olursa güzeldir. Anlaşma ve dostluk da böyle sağlanabilir. Birbirine uygun kişilerin birlikte olmasında faydalar vardır.
        • Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
        Herhangi bir olayın gerçek durumunu anlayabilmek için uzaktan değil, birebir yaşamak gerekmektedir. Uzaktan izleyen insanlar için ise olaylar kolay görünür. Hatta yaşamda öyle durumlar ortaya çıkar ki, yaşayan insanlar rahatsız olurken uzaktan kişiler ona imrenir.
        • Dayak cennetten çıkmıştır.
        İnsanların terbiye yolları çeşitlidir. En son başvurulacak terbiye biçimi ise dayaktır. Ancak dayağın caydırıcı özelliği olduğu için iyi sonuç verir. Disiplinin sağlanması için gerektiği hâllerde dayağa başvurmak kişileri yola getirir, düzen ve nizamı korur, toplumun veya çevrenin huzuru sağlanmış olur. Bu için dayak cennetten çıkmış gibi algılanır.
        • Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan
        Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır. Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır. Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez.
        • Deliye hergün bayram
        Hiçbir şeyi kendine dert edinmeyen, istediği yerde dolaşıp dilediği işi yapan delinin bütün günleri bayram özgürlüğü ve şenliği içinde geçer. Delinin bu başıboş yaşayışını uygulamaya özenenler için de söylenecek şey budur.
        • Demir nemden, insan gamdan çürür.
        Nem, ıslak demiri nasıl paslandırır, çürütürse, gam, kaygı, kederde insanı öylece yıpratır, çürütür, harap eder.
        • Deniz bal olmuş, fukara kaşık bulmamış.
        Her yanda bol kazanç ve nimet dolu olsa, yararlanma olanağı bulunmayanlar için neye yarar. Herkes bol kazanç ve nimet elde etmek ister. Fakat yararlanma olanağı olmayan kişinin her yanı bol kazanç ve nimet doluda olsa hiçbir işe yaramaz.
        • Deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz.
        Denizde dalga nasıl eksik olmuyorsa, insanın da gönlünden sevda eksik olmaz. Ne kadar engel olunmaya çalışılsa da ister istemez kişi gönlünü birine kaptırabilir.
        • Denizdeki balığın pazarlığı olmaz.
        Henüz ele geçirilmemiş ve ele geçirilmesi zor olacak bir şeyin alımı satımı konuşulmaz.
        • Denize düşen yılana sarılır.
        İnsan çaresizlik içine düşerse, böyle bir durumda varlığı beş para etmez kimselerden bile medet umar. 
        • Derdini söylemeyen derman bulamaz.
        İnsan, derdini, sorunlarını, sıkıntılarını birilerine anlatırsa daha kolay çözüm bulabilir.
        • Dibi görünmeyen sudan geçme.
        İçyüzünü iyi bilmediğin, anlamadığın, öğrenmediğin bir işe girişme. Yoksa tehlikeye düşüp zararlı çıkabilirsin.
        • Dikensiz gül olmaz.
        Bu dünyada kusursuz güzellik yoktur. Herşey, bir yönüyle eksik yada kusurludur. Bundan dolayı her güzel şeyin hoşa gitmeyen yönü mutlaka bulunur. Güzel şeyi elde etmek isteyen yada elde eden kimse, bunun gerektirdiği rahatsız edici şeyleride hoşgörmelidir.
        • Dilenci küsmüş, kısmetini kesmiş.
        kişi, ya verileni beğenmez yada verenle bozuşursa, yardımdan kendi eylemiyle yoksun kalır. İnsan eline geçen bir nimeti beğenmez ve istemezse sonra onu arasa da bulamaz.
        • Dilin kemiği yok
        Dil kolayca her yana dönebilir. Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar, insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir, önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir.
        • Dinsizin hakkından imansız gelir.
        Acımasız kimseyi kendisinden daha acımasız biri yola getirir.
        • Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
        Kendi çıkarlarını düşünen ikiyüzlü insanların olduğu yerlerde içlerinden sıyrılarak doğruyu söyleyen insanların sevilmediğini ifade eden bir atasözüdür. Böyle yerlerde doğru söyleyen insanların istenmediğini ifade etmek için kullanılır.
        • Doğru söz acıdır.
        Karşısındakinin yanlışlarını onun yüzüne söyleyen kimsenin sözleri karşısındakine acı gelir. Sözler acı gelse de söylemekte yarar vardır. Çünkü yanlışlar böylece önlenmiş olur, devam etmez.
        • Doğrunun yardımcısı Allah’tır.
        Hak ve adaletten kopmayan, işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Yüce Allah her zaman yardımcısı olur. 
        • Dost acı söyler.
        Dost olan kimse dostundan gerçeği saklamaz, dostunun kusurunu, yanlışını acı da olsa söyler, dostunu uyarır, dostun acı sözü iyilik içindir.
        • Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur.
        Çevremizde kendimize yakın gördüğümüz kişiler veya dostlarımız bizi üzmeyeceği için sayıca fazla olsa da bize herhangi bir kötülükleri dokunmaz, sayılarını arttırmakta fayda vardır. Fakat düşmanımız bir tane de olsa bize zarar vermek istediğini biliriz. Bu yüzden insan dostunu çoğaltmalı, düşmanını azaltmalı.
        • Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.
        Gеrçеk dostluklar yalan vе fеsatlık üzerine kurulmaz. Dostu üzülecek olsa ԁa onun ayıplarını yüzüne söyleɾ, aɾkasından konuşmaz. Amacı dostunu kırmak değil, onun bu hatalarını ve ayıplarını ԁüzeltmektir.
        • Dost ile ye, iç, alışveriş etme.
        Alışverişte her iki taraf da kendi çıkarını düşüneceğinden dolayı iki dost veya akraba arasındaki alışverişler dostluğu bozabilir.
        • Dost kara günde belli olur.
        Gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmamakla belli olurlar.  Sevinçli, mutlu günlerinde bir kişiyle dostluk ilişkisi kuranlar çok olur. Çünkü mutluluğa katılmak hoş birşeydir. Sevincin ödenecek bir bedeli yoktur. Bunun için gercek dost insanı zor günde yanlız bırakmayan dostur. 
        • Dostluk başka, alışveriş başka
        Alışverişin temelinde çıkar, dostluğun temelinde ise fedakarlık yatar. Bunu bilip dost kalmak isteyenler alışverişlerini arkadaşlık ilişkisinden ayrı tutarlar. Bu kişiler arasındaki dostluk, birinin ötekine fedakarlık yapmasını gerekli kılmaz.
        • Dumansız baca olmaz, kahırsız koca olmaz.
        Dumanı olmayan baca olmadığı gibi eşine zahmet ve sıkıntı vermeyen koca yoktur.
        • Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra.
        Bu dünyada bolluk, bereket, güzellik, özgürlük, rahatlık, eğlence gibi insana mutluluk veren şeyler çoktur. Ancak bunlardan yararlanma imkanı olmayan kişiler için bunlar bir değer taşımaz.
        • Dünya malı dünyada kalır.
        İnsan öldüğü zaman malını öbür dünyaya götüremez. Bu maldan ancak yaşadığı sürece yararlanabilir. Öyle ise gerek kendisi için, gerekse hayırlı işler için para harcamaktan kaçınmamalıdır.
        • Dünya ölümlü, gün akşamlı.
        Bu dünyada hiçbir durum sürekli değildir. Her iyi durumun bir sonu vardır. Her şey değişkenlik gösterir. Zenginler fakir olabilir, gücü olan gücünü kaybedebilir ve gençler yaşlanır. Bu durumdan ibret alınmalıdır.
        • Düşenin dostu olmaz.
        Zenginliğini, makamını ve itibarını kaybeden ve bir felaket ile karşılaşan kişilerin etrafında kimse kalmaz. 
        • Düşmez kalkmaz bir Allah.
        Halden hale girmek, batmak ve çıkmak biz insanlar içindir. İnsan, zengin iken yoksul düşebilir; sağlık içindeyken hastalanabilir; yüksek bir iş başındayken görevden alınabilir. Bunların terside olabilir. Gücünü, yüceliğini yitirmeyen tek varlık Allah'tır.