- Gafile kelam, nafile kelam.
Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın kimseye ne söylense kâr etmez. O, bildiği gibi hareket eder. Dolayısıyla etrafında olan biteni umursamayan kimseleri doğru yola getirmek için yapılan uyarılar boşunadır.
- Garip kim, kör o.
Kendi yerinden, yurdundan gurbet ellere giden kişi orada nereden alışveriş yapacağını, aradıklarını nerede bulacağını, nasıl davranacağını bilemez, sanki kör gibidir.
- Garip kuşun yuvasını Allah yapar.
Tanrı'ya inanmış kişileri, tanrı sıkıntı içinde bırakmaz.Onlar bir süre sıkılsalar da Tanrı bir yerden bir şey bağışlayarak sıkıntılarını ya kaldırır ya da hafifletir.
- Geç olsun da güç olmasın.
Yapılan işlerin başarıya ulaşması ve birtakım engellerin ortadan kaldırılması için fazla zaman harcanmasının ziyanı yoktur.
Elde etmek istediğimiz sonuca geç kavuşmamızın zararı yok. Yeter ki engeller çıkarak ona erişmeyi güçleştirmesin.
Elde etmek istediğimiz sonuca geç kavuşmamızın zararı yok. Yeter ki engeller çıkarak ona erişmeyi güçleştirmesin.
- Gece işi kör işi.
İşlerimizi mümkün olduğunca gündüz yapmaya çalışmalıyız. Çünkü gece karanlığında yapılan iş, körlerin yaptığı iş gibi özensiz olur.
- Geçim dünyası.
İnsanlar önce kendi rızkını düşünür ve geçimini sağlayacak işlerde çalışır.
- Geçti bor'un pazarı sür eşeğini niğde'ye.
Fırsatlar ve imkanlar bitti, artık iş işten geçti. Boşuna uğraşmanın, çırpınmanın anlamı yok.
- Gel demek kolay ama git demek güçtür.
Bir konuğu davet etmek, bir insana iş bulup onu yerleştirmek kolay ve zevk vericidir. Ancak sıkıntı veren konuğa git demek, işini hafife alan kimseye işe gelme demek çok zordur.
- Geleceği varsa göreceği de var
Kötülük yapmaya kalkışacak olursa karşılığını elbette görür.
- Gelen ağam giden paşam.
Bazı kişiler çıkarları için herkese yalakalık yaparlar, her duruma katlanırlar. Böyle kişiler için yönetim kimde olursa olsun benim için fark etmez anlamındadır.
- Gelen gidene rahmet okur
Beğenmediğimiz ve bundan dolayı işten, yönetimden ayrılmasını arzu ettiğimiz bir kişi yada kişilerin yerine çoğu zaman öyleleri gelir ki, insana nerede öncekiler dedirtirler.
- Gelen gideni aratır.
Beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır.
- Gelene git denilmez
Kendiliğinden gelen bir konuk geri çevrilmez.Kendiliğinden bize gelen misafiri kabul etmemek inançlarımızla ve geleneklerimizle bağdaşmaz.
- Gelin altın kürsü getirmiş, üstüne kendisi oturmuş.
Bir topluluk içerisine giren kimse, yanında götürdüğü eşyayı kendisi kullanacaksa bunun değerli, değersiz olması, kimseyi ilgilendirmez
- Gelin eşikte oğlan beşikte.
Bir eve yeni gelin gelir gelmez, çocuğu da beşikte düşünmek ve bebek hazırlıklarına başlamak gerekir.
- Gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz.
Her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
- Gelini ata bindirmişler, “ya nasip” demiş.
Bir işin kesin sonucunu görmeden, o işe oldu gözüyle bakılmaması gerekir. Öncelikle kesin sonuç alınması gerekir. Çünkü her an umulmadık engellerle karşı karşıya kalabiliriz.
- Gemiyi kurtaran kaptandir.
Yetenekli, becerikli kimse, herkesin ne yapacağını şaşırdığı karışık bir ortamdaki tehlikeleri atlatarak işini iyi bir sonuca ulaştırır
- Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir.
İnsan gençliğinde yaptığı şeylerin çoğunu yaşlandığında yapamaz ve gençliğin ne denli değerli olduğunu o zaman anlar
- Gezen kurt aç kalmaz.
Geçimini sağlamak için gezip dolaşan, şuraya buraya başvuran kişi aç kalmaz
- Giden gelseydi dedem gelirdi.
Ölen nasıl bir daha dirilmezse, kaçan fırsatlar da çoğu zaman geri gelmez. Onun için kişi elindekilerin ve fırsatlarının kıymetini iyi bilmelidir.
- Gidilmeyen yer senin olmaz.
Gidemediğimiz, yararlanamadığımız yer, malımız olsa bile bir işe yaramaz. Böyle bir yerin bizim olmasıyla olmaması arasında bi fark yoktur.
- Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.
Uzak bir yere giden kimse, ayrıldığı yere bir daha dönebilir, belki orada ölür. Dönebilsede ayrılırken bıraktığı yakınlarını bulamayabilir, onlarda ölmüş olabilirler. O halde vedalaşırken bunu hatırlamak ve helalleşmek gerekir.
- Gizlide gebe kalan aşikarede doğurur.
Toplum içindeki insanlar arasında yaşanan hiç bir gizli davranış saklı kalmaz. Başlangıçta gizlenebilmiş olan bir olay, bir süre sonra gizlenemeyecek sonucu ile açığa çıkacaktır.
- Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar.
Kadınlar еğlеncеyi еrkеklеrdеn daha ςok severler ve eğlenceye ԁaha ԁüşkünlerԁir. Bu yüzԁen eğlenebilmek için heɾ tüɾlü çabayı vе fеdakarlığı yaparlar. Olmayacak işleri oldururlar.
- Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar.
Ferahlatıcı bir duruma kavuşulacağı belli olsa bile, sonucun çok gecikmesi, onu yararsız kılar ve bekleyeni yoksunluk içinde kıvrandırır.
- Gölgesinde oturacak ağacın dalı kesilmez.
Bize yarar sağlayan kişilere ya da nesnelere zarar verecek eylemlerde bulunmamalıyız.
- Gölgeyi hoş gören tekneyi boş görür.
Çalışmayıp keyfine bakan yoksul kalır.
- Gönlün yazı var, kışı var.
İnsan kimi zaman neşeli, iyimser, yaşama sevinci ile dolu olur; kimi zamanda bunalmış, kötümser, bezgin.
- Gönül ferman dinlemez.
Ne kadar engel, ne kadar yasak konursa konsun gönül sevdiğinden asla vazgeçmez. Gerçekten seven kişi, sevdiğini elde etmek için yalnızca duygularının emrine boyun eğer. Çünkü insanın gönlüne söz geçirmesi oldukça zordur.
- Gönül kimi severse güzel odur.
Güzellik kişiden kişiye değişir. Bir kimsenin güzel bulduğunu bir başkası güzel bulmayabilir. Buna göre, kişinin kendi sevdiği şey ya da kimse güzeldir.
- Gönülden gönle yol vardır.
İnsanları bir araya getiren huy, zevk, alışkanlık, fikir ve inanç birliğidir. Dolayısıyla bu insanların gönüllerinde de bir duygu birliği vardır. Biri öteki için ne düşünüyor ve ne hissediyorsa, öteki de diğeri için benzer şeyi düşünür ve hisseder.
Birbirlerine birtakım duygularla bağlı olan iki kimseden biri, öteki için ne düşünüyorsa o da beriki için aynı şeyi düşünür.
Birbirlerine birtakım duygularla bağlı olan iki kimseden biri, öteki için ne düşünüyorsa o da beriki için aynı şeyi düşünür.
- Gönüller bir olunca samanlık seyran olur.
Birbirlerini gönulden sevenler için maddi şeylerin önemi yoktur. Tüm güçlerini sevgilerinden alan bu kişiler her türlü zorluğu aşabilirler. Samanlık bile onlara güzel bir mekan gibi gelir.
- Gönülsüz namaz göğe ağmaz
İçten gelen bir duygu ile kılınmayan namaz kabul olmaz. Bunun gibi, isteksiz yapılan iştende hayır gelmez.
- Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş.
İsteksiz yenilen yemek nasıl insana dokunursa, istenmeyerek yapılan işte öylece kötü sonuç verir.
- Gördün deli, savul geri.
Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir.
- Görmemiş görmüş, gülmeden ölmüş.
Görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir duruma erişirse sevincinden ne yapacağını şaşırır.
- Görmemişin oğlu olmuş çekmiş çükünü koparmış
Görgüsüz kimse, gün gelir de hayal bile edemediği bir şeye ulaşırsa, sevincinden ne yapacağını bilemez.
- Göründü sivas'ın bağları
Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair belirtiler.
- Görünen dağın uzağı olmaz.
Bir durumun nasıl bir sonuca varacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir.
- Görünen köy kılavuz istemez.
Açıkça belli olan bir durumu izah etmek gerekmez.
- Görünüşe aldanma.
Yalnızca dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı yanıltabilir. Her şeyin bir dış görünüşü, bir de içyüzü vardır. Dışı güzel, içi kötü, ya da dışı kötü içi güzelolan şeyler de çoktur. Onun için yalnız dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı aldatabilir.
- Göz gördüğünü ister.
İnsan gördüğü ve alıştığı güzel şeyleri ister. Onları kolay kolay unutamaz.
- Göz görür, gönül ister.
İnsan hiç görmediği şeyi değil, gördüğü, beğendiği ve ilgi duyduğu şeyleri ister.
- Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
Sevgi ve dostlukların devam edebilmesi, insanların birbirleriyle sürekli karşılaşmalarına ve ilişki içinde olmalarına bağlıdır. İnsan, çevresindeki arkadaşlarını sık sık arar. Ama uzaktaki arkadaşını o kadar sık arayamadığından yavaş yavaş unutur. Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. Çünkü insan, sevdiği kimseyle sıkça görüşüp sevgisini ve muhabbetini tazeleme imkânı bulamaz. Dolayısıyla ilgi bağı kopar, yavaş yavaş da o kimseyi unutur.
- Göze yasak olmaz.
Ortada bulunan bir şeye herkes bakar. Hiç kimseye buna bakma denilemez.
- Gülme komşuna gelir başına.
İnsan başkasının başına gelen kötü bir durumdan dolayı alay etmemelidir. Gün olur, öyle bir durum kendisinin de başına gelir veya gelebilir.
- Gülü seven dikenine katlanır.
İnsan, sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden gelecek sıkıntılara katlanır.
- Gün bugün.
Geçmişte olanlara üzülmek ve geleceğe yönelik hayaller kurmak yerine içinde bulunulan zamanın kıymeti bilinmeli ve en faydalı biçimde değerlendirmeye çalışılmalıdır.
- Gün doğmadan neler doğar
Yarın insanın karşısına neler çıkacağını kimse bilemez. Kötü bir durum birgün sonra düzelebilir, iyi bir durum kötüleşebilir. Kim bilir, daha neler olur.
- Gün geçer, kin geçmez.
Bir düşmanlık söz konusu olduğunda aradan uzun zaman geçse de, hasımların birbirlerine karşı besledikleri kin ve husumet bitmez.
- Gün güne uymaz.
Günler hep değişik değişik olur. Bir günün olayları, koşulları, durumları başka bir günkü gibi olmaz.
- Gündüz yağar gece açar, yıl bozgunluğu; kadın söyler erkek susar, ev bozgunluğu.
Gündüzleri yağışlı geçer, geceleri de hava açık ve yağışsız olursa o yıl bereketsiz geçer. Bir evde kadın dırdır eder de erkek ses çıkarmazsa o evde dirlik ve huzur yok demektir.
- Güneş balçıkla sıvanmaz.
Gerçekler inkar edilemez, örtpas edilemez.
- Güneş girmeyen eve doktor girer.
Güneş mikropları öldürür, birçok hastalıklara iyi gelir. Güneşsiz evde hastalık eksik olmaz.
- Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
İnsan, varlıklı durumuna güvenerek har vurup harman savurmamalı, tutumlu olmalıdır. Buna dikkat etmeyen kimse, işlerin iyi gitmediği ve çalışamadığı zamanlarda darlığa düşer.
- Güzel bürünür, çirkin görünür.
Güzeller nazlı olur, çirkinler ise kendilerini beğendirmeye çalışırlar.
- Güzele bakmak sevaptır.
İnsan, güzel şeylere hayranlık duyarak bakar. Allah'ın ne kadar güzel şeyler yarattığına tanık olur ve onun büyüklüğünü düşünür.
- Güzele bakmanın göze faydası var.
Çeşitli organlarımızla değişik zevkler tadarız. Güzel şeylere bakmakla da göz zevkimizi doyururuz.
- Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
Yüz güzelliği önemli değildir, fiziksel güzellikten kısa zaman sonra bıkılır. Önemli olan huy güzelliğidir. Huyu güzel olandan kimse bıkmaz, usanmaz. Huyu güzel olan insanlarla sağlam ve sürekli dostluk kurulabilir. Sonuç olarak iç güzellik dış güzellikten daha önemlidir.
- Güzeli herkes sever.
Herkes güzel şeylere ya da güzel insanlara sevgi duyar. Güzellik, herkesin ruhunda bir iç huzuruna ve rehafaha sebep olur.
- Güzellerin talihi çirkin olur.
Güzeller, kendi güzelliklerinin farkında olduğu için kendilerine yaraşır bir hayat arayışına girerler. Bu zaman içinde de bir şeyi veya bir kişiyi kendine yakıştırmazlar. Onun için mükemmeli bulmak zor olduğundan dolayı kimseyi kendine layık görmez ve mutsuz olurlar ve sonrada evde kalılar ve güzelliğin geçici olduğunu anlarlar ama artık geç olur.
- Güzellik ondur, dokuzu dondur.
Güzelliğin büyük bir kısmı giyimle sağlanır. İnsan ne denli güzel veya yakışıklı olursa olsun, giyim ve kuşamı iyi değilse, çevresindekiler tarafından güzel. Yakışıklı bulunmaz.
Nessun commento:
Posta un commento