venerdì 29 gennaio 2021

E. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane.
İnsan nasıl olsa ölecektir. Ama her ölümün bir sebebi vardır. Bazı ölümlerin nedeni olarak gösterilen şeyler ölümün sonucunu doğuracak şeylerden olmaktan uzaktır. Çünkü bunlar çok basit şeylerdir. Fakat bunlar bahanedir; asıl neden, kişinin yaşama süresinin sona ermiş olması, bu dünyada rızkının bitmesidir.
  • Ecele çare bulunmaz.
Çaresiz gibi görünen her türlü işin bir çaresi mutlaka vardır. Bu dünyada çaresi bulunmayan tek şey ölümdür.
  • Eğri otur, doğru söyle.
Durum ne olursa olsun, doğru olan, gerçek olan söylenmeli.
  • Eğriye eğri doğruya doğru.
Gerçek neyse aynen belirtilmelidir. 
  • Ekici ol, bilici olma.
Tarım işiyle uğraşan çiftçi, işini gayet iyi bilir ve gerektiği gibi yapar. Fakat hasat zamanı geldiğinde hangi ürünü alıp alamayacağını bilemez. Çünkü yaşanacak doğa olaylarının ekin üzerinde nasıl bir etki yaratacağı belli olmaz ve bunu tahmin edemez.
  • Ekmeden biçilmez.
Emek harcanmadan, gayret sarfetmeden verim alınmaz. Birine iyilik yapıp fedakârlık göster ki, benzer şekilde karşılığını alabilesin.
  • Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur.
Bir iş sırasında kullanılan malzemeler ne kadar çoksa ve bu malzemeleri ne kadar verimli kullanırsak, o iş sonunda ortaya çıkan ürün de o kadar kaliteli olur. Ortaya güzel ve tatmin edici ürünler ortaya çıkarmak istiyorsak, verimli araç kullanımı şarttır.
  • Ekmek aslanın ağzında.
Geçinmeyi sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak çok zordur.
  • Ekşi yüzlünün balı acı olur.
İstemeden iyilik yapan kişi karşısındakinide hoşnut edemez. 
  • El ağzına bakan, karısını tez boşar
Kişi, özel hayatı ile ilgili ciddi konularda başkasının düşüncesiyle değil kendi düşünceleriyle karar vermelidir.
  • El el için ağlamaz; başına kara bağlanmaz.
Bir kişinin derdi veya çektiği bir sıkıntısı varsa, bu sorunuyla kendi ilgilenmeli ve kendi gücüyle çare bulmaya çalışmalıdır. Aksi taktirde karşı taraftan yardım istenirse, size hayır gelmez. Çünkü bir başkası bizim sorunumuzu kendisine dert etmez.
  • El el ile, değirmen yel ile.
Nasıl ki bir değirmenin dönüp buğdayı öğütebilmesi için rüzgara ihtiyacı varsa, insanında birtakım ihtiyaçlarını karşılaması, işlerini görebilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır. Çünkü toplum hayatı yardımlaşma esası üzerine kurulmuştur, insan tek başına bütün işleri yürütemez ve başarıya ulaşamaz. İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar.
  • El elden üstündür 
Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
  • El eli yıkar iki elde yüzü
Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.
  • El elin aynasıdır.
İnsanlar birbirine yabancı olsa bile, tanıştıkları andan itibaren birbirlerini izleyerek hal ve tavırlarını öğrenirler. Bu yüzden el senin nasıl bir insan olduğunu bilir. Sen ele nasıl davranırsan karşılığını da aynı şekilde alırsın.
  • El için ağlayan gözden olur.
İnsanlar hayatta olduğu sürece öncelikle kendini ve sevdiklerini düşünmek zorundadır. Başkası için yapılacak özverinin ve fedakarlığın bir sınırı vardır. Bu durumun bir ölçüsü olması gerekir. Bunu aşarsanız eğer zarara uğrarsınız. 
  • El için kuyu kazan, evvela kendi düşer.
Başka birini tuzağa düşürmeye çalışan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
  • El kazanı ile aş kaynamaz.
Önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir
  • El mi yaman, bey mi yaman
Baştakiler ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler, asıl güç halktadır; halk yöneticilerden her zaman ağır basar.
  • El vergisi, gönül sevgisi.
Bize bir armağan veren kişiye karşı gönlümüzde bir sevgi oluşur.
  • Elçiye zeval olmaz.
Bir kimsenin sözünü başka bir kimseye iletmekle görevli kimse, bu sözlerden sorumlu değildir. Sözler kimin ise, hatasıda, sevabıda ona aittir; bunda aracının hiçbir suçu ve kabahatı yoktur.
  • Elden vefa, zehirden şifa. 
Zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan ve duşmandan da yardım ve iyilik beklenmez.
  • Elifin hecesi var, gündüzün gecesi var.
Kolay ve düzgün başlayan bir iş hep öyle sürüp gitmez, güçlüklerle ve aksaklıklar'da olabilir; çıkabilir. 
  • Elin ağzı torba değil ki büzesin.
Bir olay olduğunda veya dedikoduya elverişli bir durum ortaya çıktığında, bazı insanlar bunlara çeşitli yorumlar katarak dilden dile dolandırmaya başlarlar. Yapabildiği kadar dedikodu yapar ve bu yayılır. Bu durumun önüne geçilmesi çok zor olur, sonuçta insanların ağzını bağlayamayız.
  • Elinle ver, ayağınla ara.
Bazı sorumsuz insanlar kendilerine yapılan iyilikleri istismar ederler. Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktirler veya geri vermezler. 
  • Elmas çamura düşse yine elmas.
Daha öncеdеn insanların, dürüst, ahlaklı, yetenekli ve bilgili olarak tanıԁığı, çevresinԁen değeɾ göɾen insanlaɾ, ne kadar horlanırsa horlansın vеya bulunduğu yüksek yeri yitirip önemsiz bir yerԁe bulunmak zorunda kalsın değeɾinden hiçbiɾ şеy kaybеtmiş olmaz.
  • Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz.
Arpa unundan aş olmadığı gibi eltiler de birbirleriyle kaynaşıp arkadaş olamazlar.
  • Emanet ata binen tez iner
Geçici olarak başkasının eşyasını ve yetkisini kullanan kişiler, çok geçmeden ellerindekileri asıl sahibine bırakıp, eski hallerine dönerler.
  • Emanet eşeğin yuları gevşek olur
Bir kimseye emanet edilen şeyin o kimsece iyi korunmadığı her zaman görülen olaylardandır.
  • Emanete hıyanet olmaz.
Emanet olarak bize bırakılan şeyi iyi korumalıyız. Bu, bir insanlık borcudur. Emanete hainlik yapmak, kendi yararımıza kullanıp yıpratmak, dinimize, törelerimize ve doğruluk kurallarına aykırıdır.
  • Emek olmadan yemek olmaz.
Özenle ve çok çalışmadan bir şey kazanıp meydana getiremeyiz. Yiyip içmek, harcamak ve kısacası yaşayabilmek için haksız bir yolla değil, alın teri dökerek kazanmamız şarttır.
  • Er ekmeği er kursağında kalmaz
Mert, cömert olan insanlar gördükleri iyiliği unutmazlar; bunun karşılığını mutlaka bir gün öderler.
  • Er ekmeği, meydan ekmeği.
Bir kadının rahatça, huzurla ve mutlulukla yaşayacağı yer kocasının evidir, rahatça harcayacağı para da kocasının parasıdır. Kadın kocasının evinde yemeğini rahatlıkla yer sanki herkese açık bir sofraymış gibi fakat başka yakınlarının sofrasında bu kadar rahat olamaz.
  • Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
Azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşmaktan yılmaz.
  • Erkek sel, kadın göl.
Erkek, parayı bilinçsizce harcama eğiliminde olsa bile kadın buna meydan vermemeli, tutumlu olmalıdır.
  • Erken kalktım işime, şeker kattım aşıma.
İşine sabahleyin erken başlayan kişiler başarı elde ederler. 
  • Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir
İnsanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, ünvan ve sandalye ile değer kazanmaz. O yine bayağı ve düşüktür.
  • Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
Kaba, görgüsüz ve ahmak kişiler başkalarının hoşuna gideceğini sanıp yaptığı işler, söylediği sözler aslında kaba ve incitici olur. Hoşa gideyim derken kendilerini rezil edip, komik duruma düşerler.
  • Eşeği düğüne çağırmışlar, ya odun eksik, ya su demiş.
İşi gеrеği hayatı başkasına hizmet etmek olan kişiler, kendilerine beklenilmeyen bir ikramda bulunulmak için veya kendisinin ağırlanacağı bir davеtе çağrıldığında, yine hizmet iςin çağrılԁıklarını ve bu konuԁa haklı olduklaɾını düşünüɾleɾ.
  • Eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
Sana emanet edilen işi, sahibinin isteğine uygun olarak yapki kötü bir sonuç ortaya çıkarsa sen sorumlu olmayasın.
  • Eşeği süren osuruğuna katlanır.
Görgüsüz ve kaba bir kişi ile uğraşan, ondan gelecek kötülük ve çirkinliklere karşı hazırlıklı olmalıdır.
  • Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme kimi uzun der, kimi kısa.
Başkasını ilgilendirmeyen işleri kendi kendimize karar verip yapmalıyız. 
  • Eski düşman dost olmaz olsa da dürüst olmaz. 
İnsanlar eskiden düşman olduğu biriyle arasındaki kırgınlıkları, kavgaları unutabilir ve onunla barışabilir. Fakat dost olamaları biraz zordur. Çünkü zamanında birbirlerine yaptıkları kötülükler birbirlerine güvenmelerine engel olur. Ardaki ilişki güven vermediği için de dost olmalarına engel olur.
  • Eski düşman dost olmaz.
Birçok nedenlerin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa çevrilemez.
  • Esmere al bağla, karşısına geç ağla.
Esmer insana kırmızı renkli giysi yakışmaz.

Nessun commento:

Posta un commento