domenica 7 febbraio 2021

Z. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Zahmetsiz rahmet olmaz
Çaba göstermeden, arzu edilen güzel ve iyi sonuçlara ulaşılmaz. Sıkıntı çekmeden, yorulmadan hiçbir şey elde edilemez.
  • Zaman sana uymazsa sen zamana uy
Zamanın gidişine ayak uydurmak, ona göre davranmak en doğru şeydir. Topluma ayak uyduramayan hem gülünç duruma düşebilir hem de toplum tarafından dışlanabilir. Yaşadığın zamanın koşulları ve çevrendekilerin davranışları senin tutumuna uygun değilse onlara uymak sana düşer.
  • Zararın neresinden dönersen kardır
Devam etmekte olan zararlı bir işten ne kadar erken vazgeçersek, daha sonra uğrayacağımız zararıda o kadar azaltmış, sonuç olarak o kadarda kâr etmiş oluruz.
Kişiyi maddi ve manevi olarak zarara uğratan ve zararı devam edeceği anlaşılan bir işten bir an önce vazgeçmek gerekir. 
  • Zenginin horozu bile yumurtlar
Zengin kişi, çok verimsiz, kısır gibi görünen işlerden bile kazanç sağlama yolunu bulur.
  • Zenginin malı, fakirin çenesini yorar:
Fakirler zenginlerin malları hakkında konuşur dururlar. Aslında bu boşa çene yormaktan başka bir şey değildir. Fakirlik çeken kimseler, zengin kişilerin servetlerini dedikodu konusu yaparlar. Buda boşa çene yormaktır. 
  • Zorla güzellik olmaz:
Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez.
Severek ve isteyerek yapılmayan işlerde başarı sağlanamaz. İnsana, zorla bir şey beğendirilemez Bir kimseye iyi olmayan bir şeyi zorla iyidir diye kabul ettirmenin mümkünü yoktur.

Y. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

  • Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin
Ya buranın koşullarına uyum sağlarsın ya da buradan ayrılmak zorunda kalırsın, başka bir seçenek yok. 
  • Yağ ile yavşan, sirke ile tavşan
Bir yemeğin lezzetli olması için harç esirgenmemelidir. Bol yağ kullanıldıktan sonra, acı bir ot olan yavşandan bile güzel bir yemek yapılır.
  • Yağına kıymayan çöreğini yoz yer
Bir iş için gerektiği kadar fedakârlıkta bulunmayan kişi sonucun kusurlarını hoş görmelidir
  • Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış
Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanmaz.
  • Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
Yalanı uzun süre doğru diye yutturmak mümkün değildir. Bir kimsenin söylediği söz yalan ise durum çok geçmeden anlaşılır ve söyleyenin yalancı olduğu ortaya çıkar. 
  • Yalnız taş duvar olmaz
Nasıl ki tek taşla duvar yapılamazsa, insanlar da tek başlarına tüm işlerinin üstesinden gelemezler. Dolayısıyla diğer insanlarla ilişki kurmak, işbölümü yapmak, iş birliğine geçmek durumundadır.
  • Yalnızlık, Allah'a mahsustur
Tek başına olmak, Yüce Allah'a ait bir durumdur. Toplumsal bir varlık olan insan, ancak çevresindekilerle dayanışma ve işbirliği içinde hayatını sürdürür. İnsan tek başına yaşayamaz.
  • Yanlış hesap Bağdat'tan döner
Yanlış bir yolda olduğunu anlayan kişi, bu yolda ne kadar emek ve para harcamış olursa olsun, geri dönüp doğru yola yönelmelidir.
  • Yapı taşı yerde kalmaz
Becerikli, elinden iş gelen değerli kimse boşta kalmaz. Mutlaka kendisine bir iş bulunur.
  • Yaralı kuşa kurşun sıkılmaz
Bir kimsenin düşkünlüğünden, zayıf tarafından yararlanarak ondan intikam almak doğru değildir.
  • Yarım elma, gönül alma
İnsan gönlü en ufak bir iyilikle bile kazanılabilir. Yeter ki gönül almasını bilelim. Gönül almak, hatır sormak için küçük bir armağan bile yeterlidir. Önemli olan, değerli armağan götürmek değil, arayıp sormuş olmaktır. Armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter.
  • Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder
Bir iş, uzmanına yaptırılmaz da taklitçilere yaptırılırsa, istenilen gibi değil, ters bir sonuçverir. Nitekim hekim dururken, hekimlik taslayan birinin tedavisine başvurulması, insanın hayatına mal olabilir. Bilgisiz din adamı da dine aykırı görüşler aşılayabilir.
  • Yaşın yanında kuru da yanar
Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler içinde suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar. Üzücü bir toplumsal olayda hiç suçu olmadığı halde masum insanlarda zarar görür.
  • Yatan aslandan gezen tilki yeğdir
Fazla güçlü olmadığı halde çalışan, birşeylerle meşgul olan kimse, güçlü olupta çalışmayandan daha başarılı olur.
  • Yatanın yürüyene borcu var
Tembel tembel oturan, çalışmayan, zamanını boşa geçiren kimse para kazanamaz. Para olmayınca da ihtiyaçlarını sağa sola borçlanarak karşılama yoluna gider. Doğal olarak borçlandığı kimseler de çalışan, boş durmayan, zamanını değerlendiren kimselerdir.
  • Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı
Tarafımızdan yetiştirilen büyütülen, imkân sahibi yapılan gençler bizi beğenmez oldular
  • Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer
Yazın o sıcağında durmadan, güneşe aldırmadan çalışıp kazanan, yiyeceğini hazırlayan kişi kışın rahat eder. 
Gençken çalışıp mal mülk edinen kimse yaşlanınca rahat eder
  • Yazın gölge hoş, kışın çuval boş
1. Yaz mevsimi çalışma, ve kazanma zamanıdır. Bu zamanlarda çalışmayıp keyifine bakanlar, gününü gün edenler, kışın zor şartlarında yiyecek bulamazlar; sıkıntıya düşer ve ona buna muhtaç olurlar.
2. Gençliğinde ya da sağlıklıyken çalışmayıp tembel tembel oturan, eğlenceye dalan, mal-mülk edinmeyen, kazanç sağlamayan kimse ihtiyarlığında ya da hastalığında perişan olur.
  • Yel gibi gelen sel gibi gider
Emek harcanmadan, kolay kazanılan paranın kıymeti pek bilinmez. Bunlar kazanıldığı çabuklukta ve kolayca çarçur olur gider
  • Yemeyenin malını yerler
Cimrinin yemeye kıyamayıp biriktirdiği malı, öldükten sonra mirasçıları bol bol yerler.
  • Yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş
Bir insanın mağdur olmaması, haksızlığa uğramaması ve ezilmemesi için onu koruyan, kollayan ve arkasının güçlü ve kuvetli olması gerekir.
  • Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış
Aç kalan kişi, yılanın soktuğu kişiden daha fazla acı çeker, bu yuzden karnı doymadıkça bu acısıda bitmez ve uyuyamaz. 
  • Yılanın başı küçükken ezilmeli
Büyüyeceği belli olan her tehlike daha büyümeden önlenmeli, düşman güçlenip büyük zarar verecek duruma gelmeden tedbir alınmalıdır.
  • Yırtıcı kuşun ömrü az olur
Başkalarına saldırmayı, sağa sola sataşmayı alışkanlık haline getiren kimselerin düşmanları çok olur. Çok geçmeden bu düşmanlarda onun işini bitirir, canına kıyarlar.
  • Yiğit lakabıyla anılır
Güzel ya da çirkin, her yiğit bir lakapla anılır. Yiğit kişi, çirkin de olsa lakabından dolayı alınmaz. Çirkin bir lakabın adını, ününü lekelemeyeceğini düşünür. Çünkü önemli olan kendisinin iyi adıdır ve ünüdür.
  • Yol bilenle yürüyen yorulmaz
Her şeyi yöntemine ve kuralına uygun olarak yapan kişiler sorun yaşamazlar, başarıya kolay ulaşırlar.
  • Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir
Bir işte süreklilik esastır. Yol nasıl yürümekle, borçda  nasıl ödemekle tukenirse, yapılacak herhangi bir iş üzerinde'de sürekli olarak çalışmakla başarılır.
  • Yolcu yolunda gerek
Yolculuk yapacak olan kimse şu veya bu nedenle zaman kaybetmemeli, bir an önce yola çıkmalıdır.
  • Yorgan gitti, kavga bitti
Üzerinde anlaşılmayan şey ortadan kalkınca çekişme, tartişma ve kavgda sona erer. 
Bir anlaşmazlık sebebi olan şey ortadan kalktığında anlaşmazlık da sona erdi.
  • Yuvayı yapan dişi kuştur
Bir evin yönetimi, geçim düzenini ve ailenin mutluluk ve huzur içinde yaşamasını sağlayan kadındır. 
  • Yüksek dağın başı dumanlı olur
Büyük ve önemli işlerin başında görev yapanlar, kişiler sürekli olarak büyük sorumluluklarının sıkıntısını yaşarlar.
  • Yüzü güzel olanın huyu güzel olur

İnsanın yüzü, içinin aynasıdır, Güzel yüzlü kimseler, güler yüzlü hoşgörülü, iyi niyetli, temiz yürekli olurlar. İçinde kötülük bulunan kişinin duyguları da yüzüne vurur ve  kendisini çirkin hale getirir. 

V. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Vakit nakittir
Zaman çok değerlidir, boş yere harcanmamalıdır. en küçük bir anı bile boşa geçirmemek lazım.
  • Vakitsiz öten horozun başını keserler
Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir, yeri ve zamanı gelmeden söylenen sözler büyük zararlara yol açabilir. olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olur.
  • Var evi kerem evi, yok evi verem evi
Varlıklı ailenin durumu, misafir ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, istedikleri kişiye armağanlar vermeye elverişlidir. Oysaki yoksul ailenin evinde, sıkıntı ve dertten başka bir şey bulunmaz.
  • Varsa pulun herkes kulun yoksa pulun dardır yolun
Zengin olana, herkes kul kurban olur, hizmet eder. Yoksula, kimse yüz vermez. 

Ü. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur
Değersiz kişinin ya da nesnenin verimi de daha değersiz olur.
  • Üzüm üzüme baka baka kararır
Sürekli bir arada bulunan kimseler, birbirlerinin huyunu kapar.
  • Üzümü ye bağını sorma
Önemli olan, sana bir nimetin gelmiş olmasıdır. Nereden geldiği önemli değil. Yararlandığın şeyin nereden geldiğini fazla araştırmaya gerek yok. 

U. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

  • Uçan kuş aç kalmaz
Hayatta  çalışıp çabalayan, mücadele eden, yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır.
  • Ummadığın taş baş yarar
Elinden bir iş gelmez sandığımız kişi kendisinden beklenilmeyen önemli işler yapabilir. Kendisinden hiçbir şey beklenilmeyen kimseler umulmadık başarı gösterebilirler. Küçük veya önemsiz şeyler de çoğu kez büyük etkiler yapabilir.
  • Umut, fakirin ekmeğidir
fakir insanlar aç kalsalar bile onları umutları doyurur umutları yaşatır. Fakir kimse kısa bir süre sonra durumlarının değişeceğini düşünerek avunurlar, yakında bolluğa, rahata kavuşma umudu içinde yaşar. Geleceğin kendilerine iyi şeyler getireceğini zannederek umutla yaşayıp giderler.
  • Ustanın çekici bin altın
Sanatkar kişi bir çok kişinin yapamadığı bir işi çok kısa bir sürede küçük bir hareketle yapar.
  • Uyuyan yılanın kuyruğuna basma
Size zararı dokunmayacak olan kimseyi saldırgan duruma getirecek davranışlarda ve sataşmalarda bulunulmamalıdır.

sabato 6 febbraio 2021

T. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

  • Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz
Bir iş ile ilgilenmeyen iş sonucu elde edilenlerden hakkı olmaz. Tarlasını zamanında sürüp ekmeyen, gereken diğer işleri yapmayan kişi tarlasından iyi bir ürün alamaz. Hakkını vererek işini yapmayan, işinin gereklerini yerine getirmeyen kişi, o işten verimli bir sonuç alamaz. Emeksiz, çabasız verim düşünülemez. Tarlasını gerektiği gibi sürmeyen, işleyip çapalamayan, gübresini zamanında vermeyen, sulayıp yabancı otlardan temizlemeyen kişinin tarladan ürün beklemeye hakkıda olmaz.
  • Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın
Ekilen tarla yeterince sulanırsa daha fazla ürün verir. Eğer tarla suya yakınsa hem kolay, hem de çok sulanma imkânı doğar. Bu durum da tarlayı değerli kılar. Bu tarla bir de eve yakınsa daha da kıymetli olur. Çünkü bir yandan tarlaya olan ulaşım, bir yandan tarlanın bakımı, bir yandan da tarlanın korunması kolaylaşmış olur.
  • Tas yere düşmeden çanlanmaz
Ortada dolaşan dedikodu, büsbütün asılsız olamaz. Kötü bir iş yapılmış olmasaydı böyle söylentiler ortaya çıkmazdı.
  • Taş yerinde ağırdır
kişinin değeri, kendi yerinde, çevresinde bilinir. Herkes, her şey kendi çevresinde önem taşır. Çünkü kişi bulunduğu yerde tanınmış, kendisine bir çevre edinmiş, hatırı sayılır bir yere gelmiştir. Yabancısı olduğu bir yerde yeterince tanınmadığı gibi kıymeti de bilinmez.
  • Taşıma su ile değirmen dönmez
İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez. Nitekim değirmenin taşını döndürebilmek için de devamlı gür akan bir suya ihtiyaç vardır.
  • Tatarın kılavuza ihtiyacı yoktur
Yapacağı işi çok iyi bilen kimselere başkalarının yardım ve rehberlik etmesine gerek yok. Açıkçası ne yapacağını bilen kimseye başkasının yardımı gerekmez.
  • Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
İnsanı hem olumlu hemde olumsuz yönde en çok etkileyen sözdür. Tatlılıkla, yumuşak, gönül alıcı, okşayıcı konuşma herkesi etkiler, azgın düşmanı bile yola getirir. Sözün etkisi hiçbir zaman unutulmamalıdır.
  • Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin
İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi, tatsız, lezzetsiz yemeğe yeterli kadar tuz da koysan lezzet katamazsın, onun gibi, kişi akılsızsa, ne kadar öğüt verirsen ver bir işe yaramaz. aptal kişiyi sözle akıllandırmak olanaksızdır.
  • Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış
Sıradan, önemsiz kişi, önemli bir kişiye küsse, önemli kişinin umrunda bile olmaz.
  • Tavuğun sadakası bir yumurta
Gücü büyük işler başarmaya yetmeyen ya da zengin olmayan kişilerden ancak küçük yardımlar beklenebilir.
  • Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur:
Akıllı işçi, beceremeyeceği yönetim işine el atmaz. Kendini bilen, sorumluluk sahibi, akıllı kişi altından kalkamayacağı, beceremeyeceği işlerin idaresinden uzak durmaya çalışır. O işe karışırsa, kendisinin de başkalarının da başına büyük sıkıntı açacağını bilir.
  • Tek kanatla kuş uçmaz
Öyle işler vardır ki iş birliği gerektirir. Ancak bir yardımcı ile yapılırsa başarılabilir. Yardımcısız yapılamaz. Bazı işleri insanın tek başına yapması mümkün değildir.
  • Tekkeyi bekleyen çorbayı içer
İyi bir sonuç elde etmek için bir yerde uzun süre çalışan, sabırla bekleyen kişi, katlandığı sıkıntıların karşılığını görür.
  • Tembele iş buyur sana akıl öğretsin
Tembel bir kişiye bir iş yapmasını söylediğiniz zaman, o işi yapmamak için çeşitli bahaneler bulur. İşin gereksiz olduğunu söyler. Hatta size o iş hakkında bazı çözüm yolları gösterir, akıl verir.
  • Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş
Tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgardan bekler. Kapının örtülmesini bile rüzgardan bekleyen tembel kişi, her şeyi başkalarından bekler. Tembel olan kişiler iş yapmamak için olmadık bahaneler bulurlar.
  • Temiz iş altı ayda çıkar
Hiçbir iş aceleye getirilmemelidir. Bir işin istenildiği şekilde, doğru dürüst ve kusursuz yapılabilmesi için belli bir süreye ihtiyaç vardır.
  • Tencere dibin kara, seninki benden kara
kötülük ve kusur bakımında sen benden daha betersin.
  • Tencere tava, herkeste bir hava
Herkes kendi bildiği gibi davranıyor, ortada düşünce birliği kalmamış.
  • Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş
Hoşa gitmeyen bir özellikleri olan iki kişinin birbirini bulması.
  • Terazi var, tartı var; her bir şeyin vakti var
Hemen her şeyin, her işin bir ölçüsü ve zamanı vardır. Eğer bunlara dikkat edilmezse işler yolunda gitmez, karışıklık baş gösterir, hayat alt üst olur, düzen gerektiği gibi kurulamaz.
  • Teyze, ana yarısıdır
Teyze, yeğenine annesi gibi sevgi, şefkat gösterir. Onunla yakından ilgilenir.
  • Tırnağın varsa başını kaşı
Bir kimse, başkasından yardım beklememeli, kendi olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir. Bilinmeli ki, kimseden kimseye hayır yoktur, başkalarından kolay kolay yardım da gelmez, gelse de pek bir işe yaramaz.
  • Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır
Bir kişi ne kadar farklı yerlerde yaşarsa yaşasın, ne kadar farklı işlerle uğraşırsa uğraşsın, bağlı bulunduğu çevreye veya işe dönmek zorunda kalır. İnsanlar alışkanlıklarına bağlıdır. Şu ya da bu nedenle işinden, çevresinden ayrı yaşamak zorunda kalan kimse, sonunda alıştığı işe ve çevreye döner.
  • Tok, acın halinden anlamaz
Varlığı yerinde ve refah içinde yaşayan kimseler, para, mal gibi şeyleri elde etmiş, açlığını gidermiş ve bunlara doymuş olanlar, yoksulların çektikleri sıkıntıyı, içine düştükleri geçim darlığını bilmezler. Varlıklı olanlar, yoksulların ne büyük geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını bilmezler.

Ş. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer.
İnsanlar fiziki görünüşlerine göre değil, yaradılış özelliklerine göre davranırlar. Görünüşü küçük olan kişi, her zaman güçsüz olarak görülmemelidir.
  • Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar.
Kötü, alçak, düzenbaz, kurnaz, hileci biri ile ortak bir işe girenin başına türlü felâketler gelir, oynadıkları oyundan en çok zarar eden o olur. Kurnaz ve hileci bir kimse ile ortaklık eden kişi, hilenin kurbanı olur.
  • Şimşek çakmadan gök gürlemez.
Söylenen,konuşulan her olay daha önceki başka bir olaydan kaynaklıdır. Bir tepki varsa, bu tepki, bir olaya dayanıyor demektir. Çünkü bir olay varsa, tepki de vardır. Oluşmamış bir olayın tepkisi olmaz.
  • Şöhret afettir.
Kişi belki şöhreti sayesinde kimi maddî imkânlara kavuşabilir ama kaybettikleri daha fazladır. Çok ünlenmek insanı kibirli yapar, insana ne olduğunu unutturur, yavaş yavaş gerçek dostlarını kaybeder. Herkesin dikkati üzerinde olduğu için doğal ve özgür bir şekilde yaşayamaz, aşırı ilgiler onu sürekli rahatsız eder, dolaylı olarak kimi istekler ve baskılarla karşılaşır, bütün bunlar onu sıkıntıya ve bunalıma sürükler, huzuru kalmaz, sunî bir hayatın esiri olur. Kişinin kazandığı ün, her zaman hoşa giden bir durum sağlamaz, kişi gücünü aşan istekler, zorlamalar karşısında bunalır.
  • Şeytanın dostluğu darağacına kadardır
Kötü arkadaş, kişiyi yoldan çıkarıp ölüme kadar sürükleyebilir. Ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır. Kimi insanlar vardır ki, tıpkı şeytan gibidirler. Kurnaz, düzenbaz, alçak ve kötü niyetlidirler. Bunlar kimilerini çıkarları için türlü yollara iterler, kandırıp yoldan çıkarırlar, tehlikeli işlere bulaştırırlar. Bütün bunları yaparken kendisi ile beraber olduklarını söylerler ama belâ ve felâketlerle karşılaştıklarında, ölümle burun buruna geldiklerinde onu hemen terk ederler.

S. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

  • Sabah ola, hayır ola
Yarın ne olacağını ancak Allah bilir. Bu için ortaya çıkacak olumsuz bir durum her an değişebilir. Akşam veya gece saatlerinde ortaya çıkan olumsuz bir durum için söylenen sözdür. "Sabah olsun da belki her şey yoluna girer, daha iyi bir çözüm yolu bulunur" anlamındadır.
  • Sabır acıdir meyvesi tatlıdır.
Olumsuzluklar ve aksilikler biz insanlar içindir. Beklenmedik bir durumla karşılaşınca hemen öfkelenmemeli, sakin bir kafa ile durum değerlendirmesi yapılmalı ve biraz beklenmelidir. İnsana sabretmek zor gelir, ama güzel sonuç verir.
  • Sabreden derviş, muradına ermiş.
Birçok işlerin gerçekleşmesi için sabırlı olmak gerekir. Hayat her zaman dört dörtlük değildir, zaman zaman hayatımızda birtakım aksilikler meydana gelebilmektedir. Ancak bu aksilikler elbete bir gün düzelecek ve her şey normale dönecektir. Böyle bir durum karşısında yapılması gereken en uygun davranış sabretmek ve bu sabrın meyvesini vermesini beklemektir. 
  • Sabrın sonu selâmettir.
Karşılaştığı güçlükleri sabırla yenmeye çalışan kimse, sonunda başarıya ulaşır.
  • Sadık dost akrabadan yeğdir.
Dostluğu, bağlılığı gerçek ve içten olan, kötü günlerimizde yanımızda olan dostlarımız, akrabadan daha iyi ve hayırlıdır. İnsanları sadece kan bağı bağlamaz asıl bağlılık sevgiyle, saygıyla, ilgiyle olur.
  • Sağır işitmez, uydurur 
Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler. 
Bir olayın içyüzünü bilmeyen kimse, görünüşe göre bir sonuca varır; vardığı sonucu da doğru sanır.
  • Sakla samanı, gelir zamanı.
Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride lâzım olabilir. Bu sebeple önemsiz gördüğümüz şeyleri bir kenara atıp elden çıkarmamalı, onları saklamalıyız.
  • Sanat altın bileziktir.
Bir sanatı olan insan aç ve açıkta kalmaz, geçimini sağlar. Her şey gün gelir değerini yitirebilir, ancak sanat, değerini hiç kaybetmeyen  bir varlıktır.
  • Sanatını ustadan öğrenmeyen öğrenemez.
Her sanatın bir takım incelikleri vardır. İnsan ne kadar çalışırsa çalışsın, bu incelikleri kendi kendine bulamaz. Mutlaka bir ustadan görüp öğrenmelidir.
  • Sana vereyim bir öğüt: Kendin ununu kendin öğüt.
Kişi, kendi işini kendisi yapmalıdır. İşini başkasına bırakmazsa içi rahat eder, sıkıntıya düşmez. Hem işi kolay yürür, hem de istediği gibi olur. Bir işin sonunun güzel olmasını istiyorsak onu başkasına inanmamalı, kendimiz yapmalıyız. Hiç kimse, bir başkasının işini kendi işi gibi yapamaz ve sahiplenemez
  • Sayılı gün tez geçer.
Bir işin yapılması, ya da gerçekleşmesi için konulmuş olan belli süre çabuk geçer.
  • Sebepsiz kuş bile uçmaz.
Kılavuz ve yardımcı almadan hiçbir iş başarılamaz.
  • Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa
Kişi, üzerine düşen işten kaçmayıp onu yapmalıdır. Herkes işini bir kenara bırakıp keyfini düşünürse işler ortada kalır, bir sonuç alınamadığı gibi iş düzeni de bozulur, karışıklık çıkar, tatsızlık başlar
  • Sen işten korkma, iş senden korksun.
İnsan iradesi karşısında hiçbir zorluğun dayanması mümkün değildir. Yeter ki canla başla bir işe gönül verilsin. Bunun için insan, yapacağı işi gözünde büyütmemeli, yenmeye azmederek çalışmaya koyulmalıdır.
  • Sermayen bir yumurta ise taşa çal.
Bir amaca ulaşmak için güvendiğimiz şey, işe yaramayacak kadar küçük ve önemsiz ise onu kullanmaktan vazgeçmeli, sonuçtan umudumuzu kesmeliyiz.
  • Seyrek git dostuna, kalksın ayak üstüne.
Kişi dostunu, tanıdığını ve sevdiklerini sık sık rahatsız etmemeli onlara seyrek gitmelidir. Dostuna sık sık giden çok sıcak karşılanmaz. Seyrek giderse sevgi ile karşılanır.
  • Sinek küçüktür ama mide bulandırır.
Kirli şeylerle bir arada bulunan nesneyi, ne kadar ufak olursa olsun ve ne kadar zararsız görünürse görünsün içimiz almaz.
Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
  • Sinek pekmezciyi tanır.
İşini bilen kimse, yararlanacağı kişyi ve menfaat sağlayacağı ortamı iyi bilir.
  • Soğanın acısını yiyen bilmez doğrayan bilir.
Bir işteki güçlüğü, çekilen sıkıntıyı, verilen emeği o işin içinde olanlar, o işi başarmaya çalışanlar bilir, işin sadece sonucundan yararlananlar ise bundan habersizdirler
  • Sona kalan dona kalır.
Yapılacak bir işi hemen yapmayıp geciktiren kişi zarar eder. Örneğin bir şeyden birçok kimse yararlanacaksa daha önce davrananlar seçer, seçer alırlar, geriye döküntüleri kalır. Belki de hiç kalmaz.
  • Son pişmanlık fayda vermez.
 İş işten geçtikten sonra pişman olmanın bir yararı yoktur. Önemli olan bir zarara uğramadan önce, yapılacak işi iyi düşünerek, tedbir alarak girmek ve kötü bir sonla karşılaşmamaya çalışmaktır
  • Soran yanılmamış.
İnsan bir iş yaparken bilmediği birçok şeyle karşılaşabilir. Bildiği sandığı işlerde de yanılabilir. Bunun için, bilmediği şeyi ya da bildiği sandığı şeyi yapmamalıdır. Bilenlere danışmalı, onların düşüncelerini almalı, ondan sonra o işi yapmalıdır. Böylece hem yanılmaz hem de boşu boşuna yorulmaz, zaman kaybetmez. 
  • Sora sora Bağdat bulunur.
İnsan sora sora, çok uzak ve bulunması çok güç yerleri bile bulur.
  • Söz ağızdan çıkar.
Mert olan kişi, sözünde durur, verdiği sözü yerine getirir, sözünden dönmez.
  • Söz gümüşse, sükût altındır.
Konuşmak her ne kadar iyiyse de, susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir. Öyle ki, hiç ummadığı zamanda bile kişinin sarf ettiği sözler başına iş açabilir, onu zor duruma sokabilir.
  • Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.
Sözün insan üzerindeki etkisi tartışılmaz. İyi, güzel, akıllıca ve yerinde söylenmiş sözler çoklukla insanlar üzerinde olumlu etkiler bırakır; inandırıcı, kabullendirici, yumuşatıcı bir rol oynayarak rayından çıkmak üzere olan işleri bir düzene sokar. Bunun yanında, kimi kırıcı, kaba, sert, düşünülmeden söylenmiş, ölçüsüz sözler de kimi tepkilere yol açar; anlaşmazlıklara, kavgalara sebep olur; işler çıkmaza girer, giderek büyür ve kimilerinin ölümüne bile sebep olur.
  • Su testisi su yolunda kırılır.
Bir kişi, ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir kazaya uğrar, yok olur.
  • Su uyur, düşman uyumaz.
Kimi akar sular vardır ki sanki akmıyormuş, durgunmuş gibi görünür. Buna asla kanmamak gerekir. Çünkü durgun akan sular daha ziyade tehlikeli olanlardır, asıl akış ve hareket diptedir. Düşman ise bundan daha tehlikelidir. Ona karşı her zaman çok dikkatli ve uyanık davranmak gerekir. Çünkü ne zaman harekete geçeceği, ne yapacağı belli olmaz. Unutulmamalıdır ki, düşman fırsat düşkünüdür, fırsatı kollar.
  • Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork.
Genellikle sessiz akan sular derin ve tehlikeli olurlar. Bir olay karşısında duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan, niyetini belli etmeyen, sessiz kalan kimseler de ağır akan suya benzerler. Sinsidirler, içlerinde besledikleri kötülükleri hissettirmezler, bu sebeple sakıncalıdırlar. Bazen küçük bir olaya büyük bir tepki gayet doğaldır. Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.İçine kapanık, sessiz ve uysal görünen nice insanlar vardır ki, derin ve tehlikeli sular gibidir. Düşünce ve duygularını açığa vurmayan bu gibi insanlardan, derin sulardan sakınır gibi sakınmak gerekir.
  • Sürüden ayrılanı koyunu kurt kapar 
Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturanlar, herkesin yaptığını yapmayanlar, ya da arkadaşlarının yardımıyla yapılan bir işten ayrılanlar büyük zarara uğrarlar.
  • Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
İnsanlar daha önce zarar gördükleri kişi, hal ve olaylar karşısında ihtiyatlı hareket eder ve tekrar aynı durumla karşılaştıklarında elden gelen bütün tedbirlere başvururlar. Bir olaydan gerekli dersi alan, zarar gören kimse, ona benzer bir işle karşılaştığında uyanık davranır, tedbirli olur.

R. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Ramazanda yalan söyleyenin bayramda yüzü kara ol
Ramazan ayında oruç tutmayan kimse, bu ibadeti yerine getirenlerin hakettikleri bayramda bir eziklik, bir burukluk hisseder.
Hayatta her zaman doğru olmalı, doğru davranılmalıdır. Yalan söylemek, belki bir zaman için etrafımızdakileri kandırmamıza neden olur. Ama gelişen olaylar, söylenen yalanı bir gün mutlaka açığa çıkartır.
Hiçbir şey uzun süre gizli kalamaz. Bir sözün yalan olduğu, bir süre sonra gerçekleşen olaylarla anlaşılır. O zaman yalan söyleyen, yada görevini yapmamış kimse, utancından hiç kimsenin yüzüne bakamaz olur. 
  • Rüşvet kapıdan girince iman bacadan çıkar.
İşini herkese eşit davranarak yapmak zorunda olan bir görevli, kendisine çıkar sağlayan kimselere ayrıcalık tanıyorsa o kişi hak, adalet, insaf gibi duygulardan yoksun demektir, onun gözü paradan, maldan başka bir şey görmez. Doğru yoldan ayrılan ve şerefini rüşvet için feda eden böyle kişiden her kötülüğü beklemek gerekmektedir
  • Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.
Kendi gücünün üstünde bir güç ile uğraşmak isteyen kimseler sonunda kendileri zararlı çıkarlar. İnsan, kendi gücünü ve olanaklarını iyi bilmeli, altından kalkamayacağı işlere bulaşmamalıdır. Kendi gücünden daha büyük bir güce karşı koyan kimse, kendine zarar vermekten başka bir sonuç alamaz.
  • Rüzgâr esmeyince yaprak kıpırdamaz 
Meydana gelmiş hiçbir olay sebepsiz değildir.
Yaşanan ve meydana gelen her olayın mutlaka bir sebebi vardır.

venerdì 5 febbraio 2021

P. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Paranın yüzü sıcaktır.
Para çekicidir ve öyle kolayca geri çevrilemez. Çünkü paranın gücü, pek çok maddî sorunu halleder. Bu sebeple insanlar parayı görünce gevşer, ona kavuşma isteği duyar, kendisinden istenen işi de kolayca yapma eğilimi gösterir
  • Para parayı çeker.
Elde para bulunursa onunla yeni paralar kazanılır. Bilinen o ki, pek çok işte sermaye şarttır. Sermayen ne kadar çoksa, o kadar büyük iş yapar ve o kadar da çok kazanırsın.
Para harcayan kimse istediğini elde edebilir. İş yapabilir, yaptırabilir, satın alabilir, aldırabilir, her istediği maddî şeye kavuşması mümkündür.
  • Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
Bir iş, bir durum yada bir olayın nasıl sonuçlanıp sonuçlanamayacağını şimdiki gidişinden anlaşıp belli olur.

Ö. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Ödünç yiyen kesesinden yer.
Alışverişini borçlanarak yapan kimse, hemen para ödemediği için belki sevinir. Ama unutmamalıdır ki, harcadığı parayı yine kendisi ödeyecektir. Çünkü borcunu er ya da geç ödemek zorundadır. Bu nedenle borç para harcanırken de dikkatli olunmalıdır.
  • Öküz öldü, ortaklık bozuldu.
Bazı kişiler arasındaki dostluk ve arkadaşlık ilişkileri menfat üzerine kurulmuştur. Aradaki ilişkiyi sağlayan bu çıkar ortadan yok olunca dostluk ve arkadaşlık ilişkileri de biter.
  • Öldü dayim, kesildi payım.
Bana yardım eden kişi ölünce desteksiz kaldım. Anlamında bir söz. 
  • Ölüye giden ağlar, düğüne giden oynar.
Ölümün korkulacak birşey olmadığı, eğlenceninde bir ölçüsünün olduğu unutulmamalıdır.
  • Önce bol bol yiyen, sonra bel bel bakar.
Kazandığını bol bol harcayıp ilerisi için bir şey artırmayan Kimse, kazançsız kaldığı zaman acınacak duruma düşer.
  • Öz ağlamayınca, göz ağlamaz.
İnsanın gözünden yaş gelmesi, kalbindeki bir acı veya ruhundaki bir üzüntüye bağlıdır.
  • Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir.
Ödünç para, verildiği zaman iki tarafın yüzü güler, ama iş geri ödemeye gelince tarafların arası bozulmadan ödenmez. Öünç eşyayı tertemiz veren kişi ise, bazen onu yıpranmış veyahut bozulmuş olarak geri alır.
  • Ölenle ölünmez.
İnsan, ölen yakını için kendini harap edercesine üzülmemelidir. Çünkü çok üzülmekle durum değişmeyecektir. Ölüm kaçınılmazdır. Ölen bir kimsenin ardından yas tutmak ta onu geri getirmeyecektir. Bu durumu bilerek ona göre davranmak gereklidir.
  • Önce can, sonra canan.
İnsanlar bencil yaratıklardır. Can da kıymetlidir. Kaybedilmesi göze alınamaz. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce kendilerini, sonra sevdiklerini ve yakınlarını düşünür insanlar.
  • Önce düşün, sonra söyle.
Bir söz ağızdan çıktıktan sonra onu değiştirmek ya da geri almak mümkün değildir. Düşüncesizce söylenen bir söz insanı zor ve sıkıntılı duruma düşürebilir, zarara sokup pişman edebilir. Bu nedenle bir sözü söylemeden önce dikkatlice düşünmeli, sonuçlarının nelere sebep olabileceğini tahmin etmeliyiz. Yoksa anlamsızca keşke böyle konuşmasaydım der, pişman oluruz.

giovedì 4 febbraio 2021

O. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.
Zengin giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar. Fakir ise yoksulluğun acısını çeker.
  • Otu çek, köküne bak.
Bir kişi hakkında tam olarak bilgi sahibi olmak istenirse, o kişinin soyunu-sopunu çok iyi incelemek gerekir.
  • Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır.
Ağızdan çıkan söz, çok çabuk duyulur, başkalarının diline düşer ve bir anda her tarafa yayılır.
  • Oynamasını bilmeyen gelin yerim dar demiş.
Kendisinden beklenen işi beceremeyen kişiler çeşitli bahanelar ileri sürerek engellerin işini güçleştirdiğini söyler ve böylece yeteneksizliğini örtbas etmeye çalışırlar.
  • Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Herkes kendine en yakın olanı ile münasebet kurar.
  • Oğlan dayıya, kız halaya çeker.
Oğlan çocuğunun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğunki ise halasına benzer.
  • Oğlan yer oyuna gider, çoban yer koyuna gider.
Ortak bir iş için bir arada olan kişiler, görev bittikten sonra herkes yoluna gider ve kendi normal yaşantısına döner
  • Oğlunu seven hocaya vermez, kızını seven kocaya vermez.
Erkek çocuk okuduğunda kız çocuk ise evlendiğinde evden ve ailesinden ayrılır
  • Ona gelince şapur şupur, bize gelince yarabbi şükür.
Başkalarına cömertçe verdiğiniz şeyleri sıra bana gelince niçin esirgiyorsunuz
  • Oynamayan gelin, yerim dar der.
Beklenen işi beceremeyen kişi, türlü bahaneler ileri sürer. Çıkan engellerin işini güçleştirdiğini söyler. Böylece, yeteneksizliğini belli etmemeye çalışır.

N. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Namaza meyilli olmayanın, kulağı ezanda olmaz.
İnsan bir işin esasıyla ilgileniyor ve ona karşı istek duyuyorsa, o şeyin ayrıntılarıyla da ilgilenir,istemiyor ve ilgilenmiyorsa ayrıntılarıyla da uğraşmaz.
  • Ne verirsen elinle, o gelir seninle.
Kişi yaşarken hayır işleri yapar, yoksullara yardım ederse, bunun yararını şüphesiz bu dünyada da ahirette de görecektir. İnsanoğlu için kalıcı olan, insanlık yararına kendi eliyle yaptığı güzel şeylerdir.
  • Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl.
Cezaya çarpılacak ölçüde aşırı, saldırgan ve dikbaşlı olma. Ama herkesin seni ezecek ölçüde yumuşak ve hoşgörülü de olma.
  • Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına.
Kişi çok çalışırsa gelecek günleri de başarılı olur. Kazancı bol olur. Az çalışırsa kazancı, başarısı da az olur.
  • Ne ekersen onu biçersin.
İyilik yaparsan iyilik bulursun, kötülük yaparsan kötülük bulursun.
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Bu dünyada herkes yaptığının karşılığını bulur. Kötüler er geç cezalarını çekerler. İyiler ise, türlü şekil ve yollarla mükâfat görürler.
  • Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
İnsan, bugün içinde bulunduğu parlak durumun sürüp gideceğini sanmamalı, çevresine tepeden bakıp insanları aşağılamamalı, yarın kötü bir duruma düşebileceğini aklından çıkarmamalıdır.
  • Nerde birlik, orda dirlik.
Kişiler arasında anlaşma, duygu ve düşünce birliği olursa orada dirlik, huzur, güven ve düzen olur.
  • Nerde hareket, orda bereket.
Hareket olan yerde devamlı iş, çalışma ve üretim vardır. Üretimin olduğu yerde de yokluk değil, bolluk ve  zenginlik vardır. Durmadan çalışılan yerde verim artar, bolluk olur. Hareket olan yerde bolluk olur. 
  • Nikâhta keramet vardır.
Nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar. Daha önce tanışmadan evlenenler, evlendikten sonra anlaşır ve birbirlerini severler. Bekâr durmaktansa evlenmek yeğdir.

M. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Mal bulunur, can bulunmaz.
Mal ve mülk kazanmakla elde edilir. Bugün kaybeden, yarın gayretli çalışması sonucu yine bulabilir. Ama Canını kaybeden onu bir daha elde edemez. Bu için insan canının kıymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamalı. Unutmamalıdır ki, ancak sağlığı yerinde olan insan mal kazanabilir.
  • Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır.
Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır. Zaman zaman güneş görünse ve havalar ısınıyor gibi olsa da soğuk şiddetini azaltmaz. Coğunlukla bu ayda yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalırlar ve evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar.
  • Maşa varken elini ateşe sokma.
Her işin bir ustası vardır, onun için Başka birine yaptırabileceğimiz tehlikeli bir işe kendimiz girmemeliyiz.
  • Mayasız yoğurt tutmaz.
Bir işin başarıyla yürütülebilmesi, bir işten verim alınabilmesi için uygun bir ortama, gerekli araç-gerece, az da olsa bir sermayeye ihtiyaç vardır.
  • Mazlumun âhı, indirir şahı 
Güçlü kişi, güçsüze baskı yapmamalı, ona zulmetmemelidir. Zulüm gören, haksızlığa uğrayan insanın bedduasını alan kimse, hükümdar olsa bile yerinden olur, yaptıklarının cezasını çeker.
  • Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan. 
Birbiriyle ilişkileri olan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez. Digeride iyi olmalıdır. Aksi takdirde ilişki kısa sürede bozulur. 
  • Merhametten maraz doğar.
Kimi kişiler, kendilerine iyilik edenlerin başını derde sokarlar ya da bu iyiliği kötüye kullanırlar. Ne var ki, bu kişiler kendisine gösterilen bu yakın ilgiyi kötüye kullanır ve başımızı derde sokarlar. 
  • Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Kolay kolay gizlenemeyecek kadar büyük bir suç işleyen kimse, bunun ortaya çıkmaması için gerekli önlemleri daha önceden alır.
  • Misafir kısmeti ile gelir.
Misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur veya beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Misafirin kısmetini Tanrı'nın  göndermiş olduğu inanılır.
  • Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır
İnanışa göre Allah, konuğu kısmetiyle gönderir. Allah, konuk ağırlıyor diye ev sahibine konuğun yediğinden kat kat fazlasını verir. Bu bakımdan konuk, ev sahibine yük olmaz.
  • Misafir üç gün misafirdir.
Geleneklerimiz misafirin bir evde kalmasını üç günle sınırlar. Üç günden fazlası ev sahibini sıkıntıya soktuğu gibi, misafiri de zor durumda bırakır. Bu bakımdan, konuk, ev sahibinin durumunu anlamak ve üç günden sonra o yerden ayrılıp ev sahibini rahatlatmalıdır. 
  • Mum dibine ışık vermez.
Kişi, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.
  • Mühür kimde ise Süleyman odur.
İnsanın sözü ve buyruğunu geçerli kılan, kendisinde bulunan yetkidir. Yetki, basit bir sözü bile etkili kılar. Bir işte kime yetki verilmişse baş odur. Söz onda biter. Onun buyruğu geçer. Bir konuda yetkili kim ise onun sözü geçer
  • Mal bulunur, can bulunmaz.
Kişi mal ve mülkü her zaman elde edebilir. Bir işten zarar etmişse eğer tekrar çalışıp, çaba göstererek onu bir daha elde edebilir. Ancak canını kaybeden onu bir daha elde edemez. Bunu için insan canının kıymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamalı. Unutmamalı ki, sağlığı yerinde olan insan mal kazanabilir.
  • Minare yıkılır mihrap yerinde kalır.
Kadınlar için kullanılır. Yaşlandığı hâlde güzelliğini kaybetmemiş,  yitirmemiş, bozulmamış.
  • Mecliste dilini sofrada elini tut.
Sofrada pek çok kimse vardır, aç olsak bile yemeklere hızla saldırırsak aç gözlü derler ve küçümserler. Bir toplantıda ise her söze katılıp ukalalık etmek insanın küçümsenmesine yol açar. Toplum içinde gerekmediği zaman konuşmak hatalı olur.
  • Misafir kılığına göre karşılanır, sohbetine göre uğurlanır.
İlk bakış her zaman önemlidir. Çoğu kişiler sizin diplomanıza, özgeçmişinize yada kimliğinize bakmaz, sizi dış görünümünüze göre değerlendirir. insanın kendine özen göstermesi kendi piskolojisi adınada gereklidir. ancak asıl önemli olan kişinin sahip olduğu fikirlerdir. pırıl pırıl bir adamın karşınıza gelip konuştuğunda iki lafı bir araya getiremeyip saçma sapan yada patavatsızca konuşması herşeyi bitirir.

lunedì 1 febbraio 2021

L. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.

 

  • Lâfla peynir gemisi yürümez.
Yalnız konuşarak,  Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılamaz.
  • Lâf torbaya girmez.
Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalmaz, herkes onu duyar.
  • Lâtife lâtif gerek.
Şakalar karşısındakini kırmayacak biçimde olmalıdır. Şaka yapan, karşısındakini çok iyi anlamalı, kırmadan, incitmeden şaka yapabilmelidir.
  • Lokma çiğnenmeden yutulmaz.
Bir işin iyi sonuçlanması için gereken önem ve çalışma gösterilmelidir. Emek, çaba ve diğer yardımcı güçleri sarf etmeden bir şey elde edilemez. Alın teri dökülmeden kazanılan şeyden hayır gelmez. Nasıl ki çiğnemeden yuttuğumuz şey midemize zarar veriyorsa, emek vermeden elde ettiğimiz şey de bize zarar verir, çünkü helâl değil, haramdır. O hâlde bir şey elde etmek istiyorsak çalışmak, alın teri dökmek ve emek vermek zorundayız.

K. Harfi ile başlayan atasözüleri ve anlamları.




  • Kaçan balık büyük olur.
Kişi elindeki imkanları iyi ve zamanında kullanmalıdir. Zamanında kullanamadığı küçük bir fırsatı kaçırırsa gözünde büyütür. Yakaladığı bu fırsatın çok önemli olduğunu söyleyip durur.
  • Kalaylı bakır küflenmez.
Çevresi tarafından temiz, saf, dürüst ve namuslu olarak bilinen birine kimse kötü laf söylemez. Çünkü bu kişi toplumda önemli bir yere gelmiş ve hak ettiği işi yapan kişidir. Bu kişinin adı lekelenemez.
  • Kalp kalbe karşıdır.
Sevgi karşılıklıdır. Birinin hissettiğini diğeri de hisseder, birinin düşündüğünü diğeri de düşünür. Zevk, alışkanlık, arzu ve isteklerde de birlik mevcuttur
  • Kanatsız kuş uçmaz 
Gerekli şartları sağlanmayan, araç ve gereci temin edilmeyen, kimi dayanaklardan yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez. Başarı için maddi ve manevi destek yeterli olmalıdır. Gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kimse amacına ulaşamaz. 
  • Kara haber tez duyulur.
Fеlakеt vе ölüm gibi habеrlеr, bununla ilgili kimselerin kulağına çabuk yetişir. Kötü habeɾ insanlaɾı daha çok etkilediğindеn, bunu hеmеn çеvrеlеrinе duyururlar. İnsandan insana, derken haber, sahibini çabucak yetişir. 
  • Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış.

Kardeşler ne kadar geçimsiz, anlaşmaz, kavgalı, dargın olurlarsa olsunlar yine de kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler. Çünkü onları birbirine bağlayan bir kan bağı vardır ortada.Kardeşler ne kadar geçimsiz olsalar da kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler
  • Katıra baban kim? demişler,  dayım attır demiş.
Aşağılık duygusu içinde bulunan kişi, kendisini olduğu gibi göstermeye utanır ve kötü yönünü gizler, sadece iyi yönüyle övünür
  • Kaza geliyorum demez.
Kaza, beklenmedik zamanda, birdenbire meydana gelir. Birşeyin olacağı önceden bilinse önlem alınır. Fakat bu mümkün değildir.
  • Kazanmayanın kazanı kaynamaz.
Kazancı olmayan kişinin evinde yemek pişmez. Herhangi bir kazanç elde etmeyen insanın evine aş girmez. Bu yüzden kazancı olmayan kişinin geçinmesi mümkün olmadığından dolayı çalışıp kazanç sağlamak zorundadır.
  • Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.
Büyük çıkarlar beklenen bir yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimi sıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınılmamalıdır.
  • Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.
Sen başkasına kötülük yapmarsan başkası da sana kötülük yapmar. Her şeyin bir karşılığı vardır. 
  • Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar.
Büyüklerin tuttuğu yol küçüklere örnek olur
Anne ve baba ne yaparsa çocuk da onu yapar, hangi yola girerse çocuk da o yola girer.
  • Kedinin boynuna ciğer asılmaz.
Kendisine güvenilmeyecek birine bir şey bırakmak, emanet etmek doğru değildir. Bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı bişey emanet edilmez.
  • Kedi yetişemediği ciğere pis der.
Kişi, elde edemediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
Elde edemedikleri şeyi hor göstermeye kalkışır. 
  • Kelin ilâcı olsa başına sürer.
Kendi sorunlarına çözüm bulamayan kişiden yardım beklemek mantıksızdır.
  • Kendi düşen ağlamaz.
Yanlış davranışı yüzünden zarara uğramayan kimsenin bu durumdan yakınmaya hakkı yoktur.
  • Keskin sirke küpüne zarar verir.
Öfkeli, sert, sinirli kimsenin zararı kendisinedir. Kendini yıprattığı, sağlığına zarar verdiği, toplum içinde saygınlığını yitirdiği gibi işlerini de bozup altüst eder.
  • Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.
İnsan, kiminle arkadaşlık ederse, ondan etkilenir, onun alışkanlıklarına, düşüncelerine eğilim duyar; huyunu, gidişini kapar, onun gibi davranmaya başlar.
  • Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar.
Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır. Yüce Allah, ona ne nasip etmişse ancak ona kavuşur, ne fazlası ne azı olur. 
  • Kızı gönlüne (keyfine) bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya.
Evlenme çağındaki kız eğlenceye düşkün olur. Büyükleri onu uyarmazlarsa, hoşlandığı ama uygun olmayan birisiyle evlenir.
  • Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye.
Kimi kişiler bir şeyin bolluğundan yakınır, Kimi kişiler aynı şeyden yoksun olmanın sıkıntısını çekerler. Kimileri bolca bulurken, kimileri hiç bulamaz.
  • Kimse ayranım ekşi demez.
Herkes sattığı malı, kendi işini, tutumunu ve davranışını över. Kendine yönelik eleştiriler olsa da aldırmaz, kusur kabul etmez.
  • Kimseden kimseye hayır gelmez.
İnsan, yapacağı işte yanlız kendi gücüne. Başkasının yardımını bekler ve buna güvenirse hayal kırıklığına uğrar.
  • Kimsenin âhı kimsede kalmaz.
Güçlü bir kimsenin dine, yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık ve cefa asla karşılıksız kalmaz. Zalimler, er veya geç zulme uğrayanların âhını, bedduasını alırlar ve perişan olurlar.
  • Komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Komşular birbirlerine en küçük birşey için bile muhtaçtır. Kimi zaman önemsiz bir şeyin eksikliği işimizi aksatır. O zaman komşu imdada yetişir. Komşu komşuya her zaman gereksinim duyar.
  • Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
Başka bir kimsenin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insan nefsi doymak bilmez, başkasının elindekine imrenir. Hele insanlar birbirlerini çekemiyorlarsa birinin elindeki mal, diğerini sürekli rahatsız eder. 
  • Kork Allah`tan korkmayandan.
Allah'tan korkmayan kimseler, insana her türlü kötülüğü yapabilirler. Böylelerinden  korkulur.
  • Korkunun ecele faydası yoktur.
İnsan korkmakla kendisine gelecek zararı, kötülüğü veya tehlikeyi önleyemez, olacak olur, onun için korkup boşa kaygı, üzüntü çekmemelidir.
  • Köpek ekmek veren kapıyı tanır.
Köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder. İnsan bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır.
  • Köpek sahibini ısırmaz.
Kişi ne denli kötü, aşağılık olursa olsun, kendini benimseyip koruyana kötülük etmez.
  • Köpeksiz sürüye kurt dalar
Koruyucusuz halka, millete, bekçisiz ülkeye düşman saldırır.
  • Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler.
Kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseye dil döker, onu över, ne kadar kötü de olsa onu göklere çıkarır. 
  • Körler memleketinde şaşılar padişah olur.
Bilgisiz, anlayışsız, beceriksiz insanların bulunduğu bir yerde, çok az bilgi, anlayış ve becerisi bulunan kişiler başa geçip yönetimi ele alırlar.
  • Kötü söyleme eşine, ağu ( zehir) katar-aşına.
İlişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar.
  • Kul azmayınca Hak yazmaz.
İnsana durduk yerde bela gelmez. Önce insan azar, haddi aşar, sonra Allah o yönde takdir eder. Kişinin başına azgınlığı yüzünden felaket gelir.
  • Kul hatasız olmaz.
Hiçbir insan kusursuz ve eksiksiz değildir. Her insan bilerek ya da bilmeyerek yanlışlığa düşebilir. Çünkü insan her zaman sağlıklı düşünme ve tutarlı davranma olanağına sahip değildir.
  • Kurt dumanlı havayı sever.
Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanırlar. Çünkü o anda dikkatler dağılmış, kimin ne yaptığı belli değildir. Dolayısıyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadığı bu ortamı sever ve bu ortamın oluşmasını istekle beklerler.
  • Kurt tüyünü değiştirir, huyunu değiştirmez.
Kötü, zalim ve hani kimseler kılık, kıyafet,  oturdukları ev ve yerlerini değiştirseler de huylarını değiştirmezler, onların bu kötü huyları ölüme kadar devam edip gider.
  • Kuru lâf karın doyurmaz.
Gayret ve çaba göstermeden, bir yatırım yapmadan yalnızca boş sözlerle başarı elde edilmez. 
  • Kurunun yanında yaş da yanar.
Bir toplumda yapılan kötülükler nedeniyle suçluların yanında bazen suçsuzlar da büyük zarara uğrarlar. Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar.
  • Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Kusursuz insan yoktur. Her insanın az veya  çok kusuru bulunur. Bundan dolayı kendine dost edinmek için kusursuz birini arayan kimse, aradığını bulamaz. Dostsuz kalır.
  • Küçük suda büyük balık olmaz.
Yetenekli, becerikli, büyük kişiler küçük çevrelerde yetişse bile barınıp kalamaz. Bu kişiler kendilerini besleyecek, barındıracak ve olgunlaştıracak daha büyük çevrelere, kültürlü ortamlara ihtiyaçları vardır.