- Sabah ola, hayır ola
Yarın ne olacağını ancak Allah bilir. Bu için ortaya çıkacak olumsuz bir durum her an değişebilir. Akşam veya gece saatlerinde ortaya çıkan olumsuz bir durum için söylenen sözdür. "Sabah olsun da belki her şey yoluna girer, daha iyi bir çözüm yolu bulunur" anlamındadır.
- Sabır acıdir meyvesi tatlıdır.
Olumsuzluklar ve aksilikler biz insanlar içindir. Beklenmedik bir durumla karşılaşınca hemen öfkelenmemeli, sakin bir kafa ile durum değerlendirmesi yapılmalı ve biraz beklenmelidir. İnsana sabretmek zor gelir, ama güzel sonuç verir.
- Sabreden derviş, muradına ermiş.
Birçok işlerin gerçekleşmesi için sabırlı olmak gerekir. Hayat her zaman dört dörtlük değildir, zaman zaman hayatımızda birtakım aksilikler meydana gelebilmektedir. Ancak bu aksilikler elbete bir gün düzelecek ve her şey normale dönecektir. Böyle bir durum karşısında yapılması gereken en uygun davranış sabretmek ve bu sabrın meyvesini vermesini beklemektir.
- Sabrın sonu selâmettir.
Karşılaştığı güçlükleri sabırla yenmeye çalışan kimse, sonunda başarıya ulaşır.
- Sadık dost akrabadan yeğdir.
Dostluğu, bağlılığı gerçek ve içten olan, kötü günlerimizde yanımızda olan dostlarımız, akrabadan daha iyi ve hayırlıdır. İnsanları sadece kan bağı bağlamaz asıl bağlılık sevgiyle, saygıyla, ilgiyle olur.
- Sağır işitmez, uydurur
Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler.
Bir olayın içyüzünü bilmeyen kimse, görünüşe göre bir sonuca varır; vardığı sonucu da doğru sanır.
Bir olayın içyüzünü bilmeyen kimse, görünüşe göre bir sonuca varır; vardığı sonucu da doğru sanır.
- Sakla samanı, gelir zamanı.
Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride lâzım olabilir. Bu sebeple önemsiz gördüğümüz şeyleri bir kenara atıp elden çıkarmamalı, onları saklamalıyız.
- Sanat altın bileziktir.
Bir sanatı olan insan aç ve açıkta kalmaz, geçimini sağlar. Her şey gün gelir değerini yitirebilir, ancak sanat, değerini hiç kaybetmeyen bir varlıktır.
- Sanatını ustadan öğrenmeyen öğrenemez.
Her sanatın bir takım incelikleri vardır. İnsan ne kadar çalışırsa çalışsın, bu incelikleri kendi kendine bulamaz. Mutlaka bir ustadan görüp öğrenmelidir.
- Sana vereyim bir öğüt: Kendin ununu kendin öğüt.
Kişi, kendi işini kendisi yapmalıdır. İşini başkasına bırakmazsa içi rahat eder, sıkıntıya düşmez. Hem işi kolay yürür, hem de istediği gibi olur. Bir işin sonunun güzel olmasını istiyorsak onu başkasına inanmamalı, kendimiz yapmalıyız. Hiç kimse, bir başkasının işini kendi işi gibi yapamaz ve sahiplenemez
- Sayılı gün tez geçer.
Bir işin yapılması, ya da gerçekleşmesi için konulmuş olan belli süre çabuk geçer.
- Sebepsiz kuş bile uçmaz.
Kılavuz ve yardımcı almadan hiçbir iş başarılamaz.
- Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa
Kişi, üzerine düşen işten kaçmayıp onu yapmalıdır. Herkes işini bir kenara bırakıp keyfini düşünürse işler ortada kalır, bir sonuç alınamadığı gibi iş düzeni de bozulur, karışıklık çıkar, tatsızlık başlar
- Sen işten korkma, iş senden korksun.
İnsan iradesi karşısında hiçbir zorluğun dayanması mümkün değildir. Yeter ki canla başla bir işe gönül verilsin. Bunun için insan, yapacağı işi gözünde büyütmemeli, yenmeye azmederek çalışmaya koyulmalıdır.
- Sermayen bir yumurta ise taşa çal.
Bir amaca ulaşmak için güvendiğimiz şey, işe yaramayacak kadar küçük ve önemsiz ise onu kullanmaktan vazgeçmeli, sonuçtan umudumuzu kesmeliyiz.
- Seyrek git dostuna, kalksın ayak üstüne.
Kişi dostunu, tanıdığını ve sevdiklerini sık sık rahatsız etmemeli onlara seyrek gitmelidir. Dostuna sık sık giden çok sıcak karşılanmaz. Seyrek giderse sevgi ile karşılanır.
- Sinek küçüktür ama mide bulandırır.
Kirli şeylerle bir arada bulunan nesneyi, ne kadar ufak olursa olsun ve ne kadar zararsız görünürse görünsün içimiz almaz.
Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
- Sinek pekmezciyi tanır.
İşini bilen kimse, yararlanacağı kişyi ve menfaat sağlayacağı ortamı iyi bilir.
- Soğanın acısını yiyen bilmez doğrayan bilir.
Bir işteki güçlüğü, çekilen sıkıntıyı, verilen emeği o işin içinde olanlar, o işi başarmaya çalışanlar bilir, işin sadece sonucundan yararlananlar ise bundan habersizdirler
- Sona kalan dona kalır.
Yapılacak bir işi hemen yapmayıp geciktiren kişi zarar eder. Örneğin bir şeyden birçok kimse yararlanacaksa daha önce davrananlar seçer, seçer alırlar, geriye döküntüleri kalır. Belki de hiç kalmaz.
- Son pişmanlık fayda vermez.
İş işten geçtikten sonra pişman olmanın bir yararı yoktur. Önemli olan bir zarara uğramadan önce, yapılacak işi iyi düşünerek, tedbir alarak girmek ve kötü bir sonla karşılaşmamaya çalışmaktır
- Soran yanılmamış.
İnsan bir iş yaparken bilmediği birçok şeyle karşılaşabilir. Bildiği sandığı işlerde de yanılabilir. Bunun için, bilmediği şeyi ya da bildiği sandığı şeyi yapmamalıdır. Bilenlere danışmalı, onların düşüncelerini almalı, ondan sonra o işi yapmalıdır. Böylece hem yanılmaz hem de boşu boşuna yorulmaz, zaman kaybetmez.
- Sora sora Bağdat bulunur.
İnsan sora sora, çok uzak ve bulunması çok güç yerleri bile bulur.
- Söz ağızdan çıkar.
Mert olan kişi, sözünde durur, verdiği sözü yerine getirir, sözünden dönmez.
- Söz gümüşse, sükût altındır.
Konuşmak her ne kadar iyiyse de, susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir. Öyle ki, hiç ummadığı zamanda bile kişinin sarf ettiği sözler başına iş açabilir, onu zor duruma sokabilir.
- Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.
Sözün insan üzerindeki etkisi tartışılmaz. İyi, güzel, akıllıca ve yerinde söylenmiş sözler çoklukla insanlar üzerinde olumlu etkiler bırakır; inandırıcı, kabullendirici, yumuşatıcı bir rol oynayarak rayından çıkmak üzere olan işleri bir düzene sokar. Bunun yanında, kimi kırıcı, kaba, sert, düşünülmeden söylenmiş, ölçüsüz sözler de kimi tepkilere yol açar; anlaşmazlıklara, kavgalara sebep olur; işler çıkmaza girer, giderek büyür ve kimilerinin ölümüne bile sebep olur.
- Su testisi su yolunda kırılır.
Bir kişi, ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir kazaya uğrar, yok olur.
- Su uyur, düşman uyumaz.
Kimi akar sular vardır ki sanki akmıyormuş, durgunmuş gibi görünür. Buna asla kanmamak gerekir. Çünkü durgun akan sular daha ziyade tehlikeli olanlardır, asıl akış ve hareket diptedir. Düşman ise bundan daha tehlikelidir. Ona karşı her zaman çok dikkatli ve uyanık davranmak gerekir. Çünkü ne zaman harekete geçeceği, ne yapacağı belli olmaz. Unutulmamalıdır ki, düşman fırsat düşkünüdür, fırsatı kollar.
- Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork.
Genellikle sessiz akan sular derin ve tehlikeli olurlar. Bir olay karşısında duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan, niyetini belli etmeyen, sessiz kalan kimseler de ağır akan suya benzerler. Sinsidirler, içlerinde besledikleri kötülükleri hissettirmezler, bu sebeple sakıncalıdırlar. Bazen küçük bir olaya büyük bir tepki gayet doğaldır. Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.İçine kapanık, sessiz ve uysal görünen nice insanlar vardır ki, derin ve tehlikeli sular gibidir. Düşünce ve duygularını açığa vurmayan bu gibi insanlardan, derin sulardan sakınır gibi sakınmak gerekir.
- Sürüden ayrılanı koyunu kurt kapar
Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturanlar, herkesin yaptığını yapmayanlar, ya da arkadaşlarının yardımıyla yapılan bir işten ayrılanlar büyük zarara uğrarlar.
- Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
İnsanlar daha önce zarar gördükleri kişi, hal ve olaylar karşısında ihtiyatlı hareket eder ve tekrar aynı durumla karşılaştıklarında elden gelen bütün tedbirlere başvururlar. Bir olaydan gerekli dersi alan, zarar gören kimse, ona benzer bir işle karşılaştığında uyanık davranır, tedbirli olur.
Nessun commento:
Posta un commento